Korku filmi izlemekten zevk alırım. Her ne kadar yıllardır izlediğim korku filmleri sayesinde korku filmi eksperi olsam da yine de korku filmi görünce dayanamam. Biz Türk filmleri ve dizileri için aha yine klişe, adamlar farklı bir şeyler düşünmüyorlar derken Amerikan sinemasının da bizden kalır yanı olmadığı görüşündeyim. Romantik komedi olsun, korku filmi olsun hep aynı hep aynı. Allahtan Japonlar korku filmlerine el attılar da bir iki farklı korku filmi izlemiş olduk da onların da derdi çocuklarla, mübarek bütün çocuklar büyüklerin başına dert olmak için yaratılmış sanki (yaşarken de ölüyken de). Amerikalıların da bütün dertleri yeni evlerle... Yeni bir başlangıç yapmayı düşünen çekirdek ailemiz gider, ucuza cillop gibi bir ev satın alır, aslında akıllarından da "niye bu ev bu kadara ki la" geçmez değil, ama çok da kurcalamazlar; hatta bazılarına "bu evde çok kötü olaylar yaşanmış adamın biri bilmem kaç kişiyi kesmiş, doğramış falan" dense de bu tür şeyleri takmayan evin babası (bizim Türk babalarla benzer bir özellik) evi almakta bir beis görmez. Bunlar eve taşınır ve bir iki gün içinde tuhaf tuhaf şeyler olmaya başlar. Aniden açılıp kapanan, cızırdayan ışıklar, birden açılan televizyon, durup dururken gıcırdayarak açılan kapılar, tavan arasından tuhaf tuhaf sesler gelmeler... uzar da gider:) neyse bunlara dayanamayan evin akıllı bir bireyi bir gideyim gece gece şu tavan arasına bir bakayım der (demez ki hep beraber çıkalım ne varsa birlikte görelim gündüz gözüne, yok illa gece tek başına çıkacak). Çıkar da, orda da kesin bir şey vardır, arkadan verilen gerilim müziğiyle ne çıkacağını beklemek bize kalır. Ondan sonra da sırayla hepsinin başına bir şeyler gelir ve bir tane kesin kurtulan olur; o da niyeyse artık evdeki yaratık "şunu numunelik olarak bırakayım, namım yürüsün" mü demek ister bilemeyiz tabii ki. Bence Amerikalılar mümkünse ev değiştirmesin, rahatları yerindeyse kıpramasınlar yerlerinden:)
Bir de kamp yapmaya giden gençler üzerine çekilmiş sayısız korku filmi var. Yavrum evladım her sene kamp yapmaktan Amerikan gençliğinin köküne kıran girmek üzere gitmeyin şu kamplara yapacaksanız mahalledeki parkta yapın şu kampı. Neyse efenim. Gençlerimiz artık mezuniyetlerini kutlamak için ya da öyle estiği için bir araca doluşarak yola çıkarlar, bilmemnewood'da ya da amanorasıdaneresihill'de kamp yapacaklardır. Bunlar yol boyunca şakalaşırlar, birbirlerine sırnaşırlar falan... Yolun bir noktasında (daha akşam olmamıştır), aniden aracın önüne bir şey çıkar, o şeye çarpmamak için ani bir fren yapılır. Bu noktada filmler değişiklik gösterir, bazen araç burda bozulur ve gençler mecburen orda kamp yapmak zorunda kalır. Bazen de arabaya bir şey olmaz (ya oolum geri dönsenize) ve bunlar yola devam ederler. Şimdi her iki durumda da gece olmasıyla esrarengiz olaylar başlar. Çadırın dışından görünen gölge, yakınlardan gelen ağaç çıtırtısı, kurt uluması vs. vs. bunlara örnek olarak verilebilir. Birer birer gençlerimiz ormandaki yaratığın tuzağına düşer ve gençlerimiz "Birbirimizden ayrılmayalım" kararı alırlar ama aralarında bir hanım kızımız"Burda hepimiz öleceğiz, burda duramam ben, gidiyorum" diye bağıra çağıra yola çıkar. Eğer sevgilisi varsa grupta onun arkasından "Dur, Cynthiaa, bekle ben de geliyorum" diye ünler. Her ikisini de bir daha göremeyiz. Aralarında en yakışıklı/güzel olanı kurtulan tek kişi olur. Bu kurtulan yakışıklımız/güzelimiz boşa kurtulmamıştır. O kadar kovalanma, yere düşüp kalkmalara rağmen, hanım kızımızın saç ve makyajı neredeyse hiç bozulmaz, tam tersi o kadar atletik kaçar, uçar ki hayran kalırız "Afferimm kıza" dedirtir bize. Eğer erkekse de o kadar ustaca manevralarla yaratıktan kurtulur ki ağzımız açık kalır.
Şimdi Cadılar Bayramındaki korku filmlerinden bahsetmemek olmaz. Benim naçizane tavsiyem Cadılar Bayramında mümkünse dışarı çıkılmasın, kapı kimseye açılmasın, mümkünse tek bir odaya kapanılıp 31 Ekim gecesinin geçmesi beklensin. O nedir be kardeşim kim normal insan, kim katil ayırt edilemiyor. Bir de gecenin konseptine uygun olarak havaya giriliyor, etrafta biri bıçakla birine saldırıyor ve millet birbirleriyle şakalaşıyor zannediyor. Sonra tabi kan gövdeyi götüyor. Cadılar Bayramı yasaklansa bile olur o derece yani:))
Aslında bunlar haricinde de birçok klişe var (hele yetimhaneden yetim alma konusu var ki evlerden ırak). Şimdilik bunları anlattım, belki başka bir yazımda korku filmi klişelerine devam ederim. Sizin aklınıza gelenler olursa onları da birlikte inceleriz isterseniz. Hepinize iyi pazarlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder