29 Kasım 2014 Cumartesi

ÖLÜ GÖMME TÖRENLERİ

1800'lü yılların İzlandası'nda bir çiftlikte korkunç bir cinayet işlenir. Çiftlik sahibi ve bir arkadaşı feci şekilde öldürülür. Şüpheliler ise çiftlik sahibinin iki kadın hizmetçisi ile o hizmetçilerden birinin sevgilisidir. Bu hizmetçilerden birisi Agnes Magnúsdóttir'dir. İdama mahkum edilen Agnes, idam gerçekleşene kadar bir çiftlikte tutulacaktır. Çiftliktekiler bu görevi yerine getirmede son derece isteksizlerdir. Ama Agnes'ı tanıdıkça ona karşı tavırlarında da değişiklik olur. Ayrıca Agnes'ın idama hazırlanması için Agnes tarafından talep edilen Rahip Toti de onun son anına kadar yanında olur. Sonu bilinen bir kitabı bu kadar merak ederek okuyacağımı düşünmezdim, olaylardaki gizem gayet güzel kullanılmış ve bu gizem, kitabın sonuna kadar okuyucunun ilgisini yüksek tutmaya yarar nitelikte. Beğenerek okuduğum bir kitap oldu. Tarihe ve İzlanda'ya ilgi duyanlara tavsiye ederim.
Bunlar da yeni kitaplarım :) Okunmak için sıralarını bekliyorlar, ben de hepsini ayrı ayrı merak ediyorum. 
Şu sıralar çocuk kitaplarının peşindeyim. Yazılıdan 100 alan kuzucuklara armağan ediyorum. Bu küçük kitapların motive etmede bu kadar başarılı olacaklarını düşünmezdim. Bunlar da sahiplerine kavuşmayı heyecanla bekleyenler :)


BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ


İlk kez geçen sene Nazım Hikmet'in yapıtlarından uyarlamış olduğu "İnsanlarım" oyununda izledim Genco Erkal'ı. Sahnede devleşen ustayı bu kadar yakından görmek, seslendirdiği şiirleri yaşamak, aynı havayı solumak çok farklıydı. 
Geçenlerde 50 yıl önce Genco Erkal tarafından ilk kez oynanan Bir Delinin Hatıra Defteri adlı oyunun yeniden sahneleneceğini duyunca çok heyecanlandım. Bu oyunun Erdal Beşikçioğlu tarafından Ankara'da kapalı gişe oynadığını da duymuştum. O zamanlar da çok ilgimi çekmişti ama oyunun Ankara'da olması nedeniyle gidememiştim. Artık bu ölümsüz eseri izlemenin tam zamanıydı. Oyun Kenter Tiyatrosundaydı, ilk kez gittiğim Kenter Tiyatrosuna da bayıldım. Nostaljik bir havaya sahip tiyatroda, Müşfik ve Yıldız Kenter'in emekleri o kadar belli oluyordu ki... Neyse tekrar oyuna dönmek gerekirse uzun zamandır bir oyundan bu kadar zevk aldığımı hatırlamıyorum. Dekor, oyunculuk, konu, müzik hepsi mükemmeldi. Yabancı eserlerden uyarlanan oyunlar genelde bana yapay gelirdi ama bunda asla öyle bir his duymadım. Aslında trajik olan bir durum o kadar güzel bir şekilde anlatılmış ki oyun süresince sürekli bir kıkırdama halinde oluyorsunuz. Genco Erkal'ın performansı ise tek başına bir şaheserdi. O kadar gerçekçi ve inandırıcıydı ki son kısımda haline çok üzüldüm. Beğenimi anlatacak kelime bulamıyorum o yüzden gidin ve bu mükemmel oyunu izleyin derim, kesinlikle pişman olmayacaksınız. Sevgilerimle...