28 Mart 2012 Çarşamba

hatay günleri fuarı

Bugün öğlen arasında İlknur ablayla Hatay Günleri fuarına kaçtık:)) Eğer televizyonda hızlı hızlı künefe yemeye çalışan tipler görürseniz bilin ki biziz:)) İlk önce kesinlikle gidilip görülmesi gereken bir fuar, Hatay'la ilgili merak ettiğiniz tüm ürünleri orada bulabilirsiniz. Çeşit çeşit zeytinler, peynirler, pekmezler ve ballar; kömbe, künefe, oruk (içli köfte), keşkek... Ayrıca ipek şallar, yöresel oyuncak bebekler, sabunlar, zeytinyağları...
Öğlen arası geldiğimiz için karnımız zil çalıyordu ve yöresel yemekleri denemeye karar verdik. Keşkek, oruk ve künefe öğle yemeğimiz oldu:)) Ama hepsini paylaştık, o yüzden hepsinin tadına azar azar bakabildik hem de leziz mamaların kalorisini yarıya indirmiş olduk. Keşkek bizim memleketimizde de (annem Merzifonlu) sıkça yapılan bir yemektir. Birgün önceden fırına bırakılan keşkek ailenin bir üyesi tarafından alınır ve sıcak sıcak, özellikle bayram sabahlarında, yenir. Ben de bayılırım. Hatay keşkeği bizim keşkekten biraz farklıydı. İşte Hatay keşkeği:
Böyle biraz daha baharatlı, acılı bir keşkek. Bizim keşkek de işte şöyle:
Sade bir keşkek, baharatsız. Hatay keşkeğini de beğendim. Yine de bizim keşkek çok daha güzel:)) Bir de ekmek oruğu yedik, o da şöyle bir şeydi içli köftenin yuvarlak yassı hali:
Çok lezzetliydi, parmaklarımızı da yedik. Ve son olarak tatlımız, gönlümün yıldızı künefe... Daha önce künefe yemiştim ama gerçekten künefenin anavatanı Hataymış, şerbetli bir tatlı hafif olabilir mi? Bu Hatay künefesiyse evettt:)) Süper bir künefeydi, tadı damağımda kaldı.

Yemek faslından sonra içeri yöresel ürünlerin satıldığı kısma geçtik. Ne tarafa bakacağımızı şaşırdık. Her şey çok güzel ve özenliydi, stand sahipleri çok canayakın, candandı. Her şeyin tadına bakıp alabiliyorsunuz:) Tatlarını çok beğendiğim kuşburnu ve alıç marmelatını ve Hatay'ın ünlü kömbesini aldım. Bir de küçük bir ipek şal aldım. 


Aklımız diğer ürünlerde kalarak işe dönmek üzere fuardan ayrılmak zorunda kaldık:( İstanbul'da olup fuarı ziyaret etmek isteyenler için, fuar 28 Mart-1 Nisan arası Feshane'de, bir de giderken yanınıza nakit para alın, çoğu standda pos cihazı yok. Eğer vaktiniz varsa gitmenizi tavsiye ederim.

27 Mart 2012 Salı

SHE Nail Sugar Mor Oje

She'nin makyaj ürünlerini çok beğeniyordum, hele renk renk ojeleri çok hoşuma gidiyordu. Makyaj ürünleri üretmeme kararları çok yanlış bence, birçok blogda da aynı şeyleri okudum. Umarım kulaklarına gider de She makyaj ürünlerine tekrar kavuşuruz. İşte bu da birkaç yıl önce almış olduğum mor she oje, çok hoş parlak bir mor. Eğer bulursanız bir tane edinin bence:)) Bu arada numarası 503.


22 Mart 2012 Perşembe

ONLINE ECZANEM ALIŞVERİŞİ

Bunlar da İlknur ablanın siparişleri. Pazartesi günü sipariş vermiştik. Çok hızlı olmasa da hızlı sayılabilecek bir şekilde bugün işyerimize ulaştı. Fotoğrafı da iş yerimizde çektik:)) İlknur abla benim tavsiyemle Petal Fresh'in Biberiyeli Şampuanını ve Saç Kremini (Şampuan alana Saç kremi bedava kampanyası var) sipariş etti, umarım memnun kalır. Bioderma'nın Sensibio'sunun ünü almış başını gidiyor. Onlineeczanemde hala bir alana bir bedava kampanyası var. Bunu ikimiz paylaştık, ben de hazır İlknur abla sipariş verirken ben de ikincisini alayım dedim. Numunelerinden çok memnun kalmıştım. Onlineeczanem yine tester yollamış. Bu sefer Bioderma Sebium Hydra Nemlendirici krem, Bioderma Node Şampuan ve Bioderma Sebium Yüz Temizleme Köpüğü, bir de All dergisini göndermişler. İlk gördüğümüzde çok sevindik, ama meğerse dergi Aralık ayına aitmiş:( Hiç göndermeseler daha iyiydi, bu güzel bahar gününde cıvıl cıvıl elbiselerin, tişörtlerin olduğu bir All yerine kışlık kıyafetlerin yer aldığı bir dergi hoşumuza gitmedi. Yine de geri kalan hizmet çok iyi, o yüzden o kadar sorun edilecek bir durum yok.

21 Mart 2012 Çarşamba

SPOR SALONU VS. EVDE SPOR





Uzun zamandır evde spor yapıyorum. Etkisini gördükçe daha da şevkleniyorum, gerçekten pilates işe yarıyor. Bariz kilo vermedim ama kilo kontrolü oldu benim için hem de sıkılaştım. Tabi sporun etkisini gördükçe bir spor salonuna gidip kondisyon kazanmak istedim. Bir de Home Tv'deki Pilates Saati programını kaldırdılar onun yerine Yoga koymuşlar ki benim hiç mi hiç ilgimi çekmedi:(( Burdan Digiturk yetkililerine sesleniyorum, bana Pilatesimi geri verin:)) Aslında işten çıktıktan sonra spor salonuna gidip spor yapmak çok zor gelecekti ilk başlarda ama vücut alışır diye düşündüm.Neyse iş yerinden arkadaşım İlknur ablayla Marmara Forum'da açılan spor salonuna gitmeye karar verdik. Martın 15inde başlarız diye düşünüyorduk, ha böyle ha şöyle derken ancak dün spor salonuna gidip konuşma fırsatı bulabildik. Hevesli hevesli Marmaram Forum'un yolunu tuttuk. İlknur ablanın eşi daha önceden bu spor salonuna gittiği için fiyatı (aylık 116) falan biliyorduk ama dün gittiğimizde fiyatın 143 liraya çıktığını öğrendik, hadi ona neyse dedik sonra da bir sefere mahsus olmak üzere katılım ücreti de aldıklarını söylediler o da 47 liraymış (ne amaçla aldıklarını da söylemiyorlar, zaten spor salonuna başlayarak katılım yapmıyor muyuz, bir ad uydurup yeni bir ücret çıkarmışlar) ki toplamda 190 lira ediyor ve aslında salonu da gezecektik ama ben "İlknur abla benim gezmeme gerek kalmadı" dedim. İkimiz de vazgeçtik. Kısacası spor salonuna başlama maceram kısa sürdü:(( Canım sıkıldı yani, İstanbul'da zaten bir yerden bir yere gitmek çok zor, o kadar göze almışım, bir de insanların sizi yolunacak kaz görmesi; zaten her şeyin en pahalısı bizim ülkede! Neyse kısacası ben Ebru Şallı'yla evde pilates yapmaya devam edeceğim. Belki bir de kondisyon bisikleti alırım eve, onu kullanırım. Önemli olan spor yapmak dimi?? Evimin rahatlığında, ohh miss:))

19 Mart 2012 Pazartesi

İLK MİMİM:)))

Sevgili Biricit beni mimlemiş:) Bloğunu severek ve beğenerek takip ediyorum. İlk mimim olduğu için çok heyecanlandım, umarım doğru bir şekilde yapabilmişimdir. Şimdi geçelim sorulara:

1. Kendini seviyor musun?
Kendimi seviyorum. Bazen iyiki ben benim diyorum. Cümle biraz saçma ama şöyle deyim dünyaya bir daha gelecek olsam yine aynı ben olmayı isterdim:)) Ama sakın yanlış anlaşılmasın, narsist değilim.

2. Yapmaktan hoşlandığın şeyler?

    
Simit yemek, gökyüzüne bakmak, hayal kurmak, plan yapmak, seyahat etmek, yeni yerler keşfetmek, yeni arkadaşlar edinmek, psikolojik tahlil yapmak:)), olayları değerlendirmek, pilates/spor yapmak, kendime bakım yapmak, azıcık dedikodu yapmak, kitap okumak, film/dizi izlemek, çikolata yemek, yöresel yeni tatlar denemek, herhangi bir şeyi denemek...


3. Hedeflerin nelerdir?

    
Yüksek lisans yapmak. Mümkün olduğunca çok yer dolaşmak. Tatlı, şeker mi şeker bir bebişin tatlı, şeker annesi olmak:)) İnsanlara yardım edeceğim faaliyetlere katılmak.Ha bir de ingilizceden başka bir yabancı dili çok iyi bilmek.

4. Nefret ettiğin şeyler?
Kafama koyduğum şeyi yapacak durumda olmamak, beklemek zorunda olmak. Başkasını kırmayı önemsemeyen, insanları küçük gören, küçük ve büyük dağları kendilerinin yarattığını zanneden insancıklar. Somurtan, sıkıcı, negatif insanlar. Daha var da şimdi aklıma gelmiyor:))


5. İlham aldığın kişiler?

Özellikle birisi yok ama kendi ayakları üzerinde duran, her şeye rağmen mücadeleci herkes benim idolümdür.


6. Favori şarkıların, filmlerin, kitapların nelerdir?


Sakin, ruhumu dinlendiren ya da eğlenceli müzikleri severim. Mercan Dede, Candan Erçetin, Zuhal Olcay, MFÖ, Yaşar Kurt, Kazım Koyuncu, Hayko Cepkin, Goran Bregovic, Maroon 5, Teoman, Yeni Türkü, Eric Clapton...
En sevdiğim filmler: Şeytanın Avukatı, Benim Adım Sam, İhtiyar Delikanlı, Üç Maymun... 
Kitaplar: Reşat Nuri Güntekin-Çalıkuşu, Elif Şafak-Aşk, Murathan Mungan-Üç Aynalı Kırk Oda, Ayşe Kulin-Tüm kitapları...

7. Birisinin yazdığı ölüm notunu bulmuş olsaydın ne yapardın? Ölmeden önce yazdığı. Bir deftere de yazmış olabilir kendi adını ve notunu.

Çok duygulanırdım. Eğer bu konuda yapabileceğim bir şey varsa yapardım.


8. Kendini tek bir cümleyle anlatabilir misin?

Tek cümlelik bir kitap yazarmışım:)) Bilmem, kendimi tanıtmakta çok başarılı değilim, şöyle deyim o zaman tanısanız çok seversiniz:))

8 MART GANİMETLERİ:))



Bu cicileri 8 Mart Dünya Kadınlar Günü indiriminden aldım. Hepsi yarı fiyatınaydı. Çok uyguna geldi bu nedenle. Aveseena ürünlerini birkaç blogda okudum ve sonra sitelerine baktığımda ürünlerinin doğal (parabensiz) ve cilt için yararlı içeriklerinin olduğunu gördüm. İndirimden faydalanarak denemek istedim. Bir kuru maske bir de gece kremi aldım. Kuru maske beş farklı biçimde kullanılıyor, ben şimdiye kadar su ve sütle denedim ve çok memnun kaldım. Yıkadıktan sonra gözeneklerimin nefes aldığını hissettim (belki plasebo etkisi bilemeyeceğim ama bu hissi sevdim). Gece kremini de çok beğendim. Normalde geceleri yatmadan önce nemlendirici falan sürdüğümde sabah burnumun kenarlarında ve alnımda yağlanma olur, bu gece kremini kullandığımda böyle bir şey yaşamadım (cildim yağlıya dönük karma). Ayrıca sabah kalktığımda bir duruluk, yumuşaklık hissediyorum cildimde. Diğer minik kutu da gündüz kremi tester'ı, onu çok sık kullanamadım, o yüzden çok yorum yapamayacağım ama ürünlerden çok memnun kaldım.  
Gratis'in The Balm indiriminden makyajaynam sayesinde haberim oldu. Hasta ve işten gelmiş olmama rağmen, her şey The Balm için diyerek Gratis'e gittim:) Aslında makyaj malzemesi alma niyetim yoktu. Hem bir şeylere ihtiyacım olmadığı için hem de bu işin sonunun olmadığını düşündüğüm için. Al al nereye kadar yani:)) Neyse bu seferlik bu düşüncemi rafa kaldırdım. The Balm'ın merak ettiğim ve almayı düşündüğüm ürünlerini aldım. Bundan sonra da ihtiyacım yoksa makyaj malzemesi ve cilt bakım ürünleri almamaya çalışacağım. Nude Tude, birçok blogda tanıtıldı, o yüzden swatch yapmadım. Ama renkleri çok güzel, adı gibi kendisi Nude değil, çoğu rengi ışıltılı ama ben seviyorum, zaten mümkün olsa assolist gibi ışıl ışıl gezerdim:)) Stainiac allık, yine merak ettiğim ürünlerden biriydi. Gerçekten yüze çok doğal çok güzel bir pembelik veriyor. Bayıldım kısacası, en sevdiğim allığım oldu kendisi şu anda. Balm Shelter renkli nemlendirici, yüze çok doğal bir renk veriyor, yüzdeki renk dengesizliklerini gideriyor. Benim gibi fondöten sevmeyenlerdenseniz ama yine de arada bir yüzünüze renk gelsin istiyorsanız bu tam sizin aradığınız şey.

18 Mart 2012 Pazar

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!!!

Her 18 Martta Çanakkale'ye gitmek isterim, şimdiye kadar nasip olmadı ama inşallah birgün orayı ziyaret edip, dualarımı orada okuyacağım, imkansızı olduran bir milletin çocuğu olmaktan ne kadar gurur duyduğumu, ne zaman o savaşla ilgili bir şey duysam tüylerimin diken diken olduğunu, Seyit Onbaşıyı, okullarını bırakıp bu vatan uğruna kendilerini feda eden 15 yaşındaki Galatasaray Lisesi öğrencilerini, kutsal vatanı uğruna ölen her bir Mehmeti sevgiyle, saygıyla, minnetle andığımı bizzat söyleyeceğim. Hepsinin ruhu şad olsun, Allah hepsinden razı olsun.




14 Mart 2012 Çarşamba

BİTENLER 3

Fazla bir şey bitiremedim, çoğu tester zaten. Hemen fikirlerimi paylaşmak istiyorum:
1) Down Under Naturals Nude Şampuan ve Saç Kremi: Her ikisini de beğendim. Zaten diğer bloglarda da çok bahsettiler, %98 doğal içerikli şampuan ve saç kremi. Ben normal saçlar için olanını kullandım. Saçlarımı çabuk yağlandırdığı için şimdilerde Petal Fresh Şampuan ve Saç Kremine geçtim. Ondan da memnunum.
2) Watsons disk pamuk: Güzel, yumuşak bir pamuk. Tekrar alacağım ürünlerden.
3) Bioderma H2O Sensibio: Onlineeczanem'den yaptığım alışverişle gelen testerların ikisini de bitirdim ve çok memnun kaldım. Elimdeki makyaj temizleyiciler bitince almayı düşünüyorum.
4) Cosmed Tüy Azaltıcı Losyon: Bu da Lilakutu'dan çıkan bir tester. Serumunu üç gün kullandım. Sonra losyonu iki-üç gün kullandım. Kıl köklerini zayıflattı gibi; ama sürekli kullanmadan kesin bir yargıya varmak mümkün değil. Daha sonra alabileceğim ürünlerden. 
5) Loccitane Vücut Losyonu: Bu da Lilakutu'dan çıktı. Kokusunu çok beğendim. Doğal bir ürün ama açıkçası nemlendirmesi çok yeterli değil gibi. Orjinal boyunu almayı düşünmüyorum.

10 Mart 2012 Cumartesi

THE WOMAN IN BLACK-SİYAHLI KADIN



Efenimmm yeni bir filmle karşınızdayım. Sinemadan gelip azıcık soluklandıktan sonra izlenimlerimi sizlerle hemen paylaşmak istedim. Başrol oyuncumuz Daniel Radcliff yani namı diğer Harry Potter. Daniel bu filmde çoluklu çocuklu adam rolünde. Onu bu şekilde izlemek farklı geldi bana; her ne kadar Harry Potter serisinin hiçbirini izlemesem de hep Harry Potter'daki gibi kalacak zannettim heralde:)) Filmde karısını kaybetmiş, avukat bir babayı canlandırıyor. Müvekkilinin miras işiyle ilgili olarak uzak bir kasabaya gidiyor ama kasabaya varmasından itibaren tuhaf olaylarla karşılaşıyor. Kimse onun orada bulunmasından hoşnut olmuyor. İşi için gideceği malikane ise aklı başında insanın gidip de duracağı yerde değil. Bir şekilde malikaneye ulaşıyor ve sonrası sürpriz olsun:)) Klasik hayalet hikayesi, Susan Hill'in kitabından uyarlanmış. Tarihi dokusu olan filmler beni cezbeder, o yüzden bu filme gitmek istedim. Gidin hemen izleyin diyemem ama korku filmi seviyorsanız yine de bir deneyin derim.

8 Mart 2012 Perşembe

YEŞİL RENKLİ GÖZ KALEMLERİM

Merhabalar, birkaç gündür hastayım, kışı hastalıksız geçirdim derken; boğazım ağrımaya başladı, tabi sonra burnum ve kulaklarım boğazıma eşlik etti, bazen burnumu silmeye yetişemiyorum o derece. Hala atlatamadım, bu halde işe gitmek iki kat zor geliyor, ama hafta sonunu iple çekiyorum. Bu arada ister istemez bloğumu da ihmal ettim. Bugün sizlere yeşil göz kalemlerimle ilgili bir post hazırlamak istedim. Daha sonra başka gruplar halinde diğer göz kalemlerimi de tanıtacağım. Göz kalemlerini hem pratik hem de fara göre biraz daha kalıcı olduğu için tercih ediyorum. Ayrıca far sürdüğüm gözlerimi çerçeveleyerek de göz makyajımı daha keskin yapmamı sağlıyorlar. İşte yeşil göz kalemlerim:

Soldan sağa: 1-Alix Avien krem far Green, 2-Pastel Show No:105, 3-Borders diye bir marka numara yok üstünde, 4-Flormar No:111, 5-Pastel No:12 6-Oriflame dynamic duo eyeliner 7-Pastel Metallics göz kalemi No:325

4 Mart 2012 Pazar

A SEPERATION (BİR AYRILIK)

En iyi yabancı film Oscar'ını alan İran filmi A Seperation'ı dün izledim ve ödülü hak ettiğini de görmüş oldum. Film iki saat sürüyor ama benim gibi sıkılgan bir insan bile sıkılmadan izlediğine göre film yeterince akıcı. Konu bir çiftin boşanma kararı almasıyla başlıyor. O boşanma kararının ertesinde gelişen olaylar, başta ciddi olmayan bu kararı ciddi bir hale getiriyor. Filmde aksiyon ya da entrika yok; sade, içten, bizden ve çok duygusal bir film. İzledikten sonra bir süre filmin etkisinde kaldım. Keşke olaylar o yönde gelişmeseydi diye düşündüm. Ama iyiki de izlemişim, gerçekten izlenmeye değer bir film, hala izlemediyseniz vakit kaybetmemenizi tavsiye ederim. Sevgilerle





Pudingli Kurabiye

Bu pudingli kurabiyeyi daha önce kakaolu ve vanilyalı pudinglerle de denedim. İkisi de çok güzel olmuştu. Evde çilekli puding olunca bu sefer de böyle deneyeyim dedim ve çok güzel oldu:)) Çok kolay, hafif bir kurabiye, hemen nasıl yapılacağını anlatayım size: bir paket toz puding, 100 gr margarin, 1 çay bardağı sıvıyağ, 1 pk. hamur kabartma tozu, 1 yumurta, aldığı kadar un. Bütün malzemeleri karıştırıyorsunuz (puding toz şeklinde eklenecek karışıma, pişirilmeyecek), daha sonra küçük küçük yuvarlayıp, yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine diziyorsunuz. 170 derece fırında 20 dk. üstleri çatlayana kadar pişiriyorsunuz, afiyet şeker olsun efenim:))

3 Mart 2012 Cumartesi

İSTANBUL'DA İLKBAHAR



Bu yazıya şöyle güzel ilkbahar görüntüleri eklemek isterdim, ilkbahara yakışacak şekilde ammaa ne yazık ki dışarda öyle bir hava yok:(( Artık havalar ısınsın, şöyle kat kat giyinmeden dışarı çıkalım istiyorum... Neyse bu fotoğrafları evimizin penceresinden birkaç saat önce çektim. İstanbul'un bugünkü havasını sizinle paylaşmak istedim. Sonra biraz açıldı hava da moralim düzeldi:))

2 Mart 2012 Cuma

İzlediğim Son İki Film

İzlediğim yabancı dizilerden film izlemeye vaktim olmuyordu çoktandır. Şimdilerde House'ı izliyorum, ama yavaş yavaş; bundan sonra haftada en az bir film izlemeye karar verdim. Sinemadan uzak kalmışım ne kadar çok film birikmiş izlenmesi gereken.

Geçenlerde ayrı ayrı bloglarda yazılan iki tane sinema filmi ilgimi çekti (kusura bakmayın o yazıları aradım ama bulamadım, bahseden blogger arkadaşlarım bu yazının altına yorum bırakırlarsa, diğer arkadaşlar onların filmlerle ilgili yorumlarını okuyabilir, ayrıca her ikisine de teşekkür ederim tavsiyeleri için). Birincisi Doubt (Şüphe) isimli film, Meryl Streep başrollerde, aslında yavaş bir film ve biraz uzun ama yine de çok anlamlı bir film her ne kadar sonu biraz belirsiz bitti gibi geldiyse de bana, beğenerek izledim. Meryl Streep'in karakterine sinir oldum, yani kadın öyle güzel rol yapıyor ki hayatımızda onun oynadığı gibi bir karakter olsa ne hissedeceksek onu hissettiriyor. Güzel bir filmdi, ben de tavsiye ediyorum burdan. 



İkinci film ise Chloe... Julianne Moore başrolde, filmde Julianne Moore kocasının kendisini aldattığından şüphelenerek bir hayat kadınıyla anlaşıyor ki bakacak kocası gerçekten kendisini aldatıyor mu? Aslında ne kadar tehlikeli bir işin içine girdiğini anlayamıyor. Zaten işin içinden işler doğuyor. Başlanan noktayla gelinen nokta arasında dağlar kadar fark var. Bazı noktalarda klişeler var. Biraz Öldüren Cazibe, biraz da Zehirli Sarmaşık kokuyor. Fena bir film değil, izlenebilir.