30 Aralık 2011 Cuma

NİCE GÜZEL YILLARA

Neden yeni yıl bizi bu kadar heyecanlandırır? Bence yeni olan her şey insanda müthiş bir heyecan uyandırıyor. Hep demez miyiz, Pazartesi olsun diyete başlayacağım, yarın ilk iş onu arayacağım vs. vs. Yeni kararlar almak ve uygulamak için zamanın yeni bir dilimi bizi daha çok mu motive ediyor nedir? Kısacası yeni yıl aldığınız tüm kararları uygulamak için bulunmaz bir fırsat...Bu sene aldığınız kararları en güzel şekilde uygulamanızı dilerim. Hepinize kucak dolusu sevgiler; 2012 sağlık, mutluluk, neşe, huzur, bolluk, bereket, hayatınızda eksik hissettiğiniz ne varsa onu getirsin size. Sevgiyle kalın.

AYŞE KULİN-GİZLİ ANLARIN YOLCUSU

Ayşe Kulin'in neredeyse tüm kitaplarını okudum. Hepsinde kendimi olayın içinde gördüm, bazen karakterlerden biri oldum bazense sadece bir izleyici. Ailesinin geçmişinden yola çıkarak yazmış olduğu kitaplar sayesinde ülkemizin gizli tarihi hakkında fikirler edindim. Kısacası lise çağlarımdan beri severek okuduğum bir yazardır kendisi.
Gizli Anların Yolcusu... Birçok kişiden bu kitabın Ayşe Kulin'in tarzı olmayan bir kitap olduğunu duydum, biraz da hayalkırıklığı oluşmuştu okuyanlarda. Bu beni daha çok meraklandırdı. 
Gizli Anların Yolcusu, tipik Ayşe Kulin kitapları gibi çok akıcı, bir solukta okuyorsunuz. Ayşe Kulin'in diğer kitaplarında genelde anlatıcılar kadındır, burada anlatıcı bir erkek. Konu ise Ayşe Kulin'in daha önce hiç işlememiş olduğu, daha doğrusu genelde kadın yazarların işlediğini görmediğim bir konu. İlhami belli bir yaşam standardı olan orta yaşlı, evli bir adamdır. Çocuklarından birini trafik kazasında kaybetmelerinden sonra, aile kendisini kolay kolay toparlayamaz, özellikle karısının bu duruma alışması uzun zaman alır. İlhami de bir süre sonra yanlış bir ilişkinin içine düşer. Daha sonra olaylar tahmin edilemeyecek şekilde gelişir. 
Kitap aslında güzel, etkileyeci, şaşırtıcı... Ancak bazı noktalarda gerçekten çiğ kalmış. Konuda bazı eksiklikler var ve bazı şeyler aceleye getirilmiş gibi. Ama yine de okumakta fayda var. Ben Ayşe Kulin'in bu kitabını cesur ama yeterince olgunlaşmamış buldum.

29 Aralık 2011 Perşembe

Biricik dostumun bana yılbaşı hediyesi

Birkaç gündür arkadaşım benim iş adresimi öğrenmeye çalışıyordu. Yok bir müşterisi varmış o da benimle aynı kurumda çalışıyormuş, çok tatlı bir kızmış belki ben de tanışırmışım:)) O sormuş hangi şubede çalıştığımı falan. Sonradan anlaşıldı ki yılbaşı hediyemi göndermek içinmiş hepsi:)) Çok şaşırdım, çok sevindim. İş yerimde süksem oldu hem:)) Teşekkür ederim Zeynepim. Nice yıllara hep beraber inşallah. Bu da güzel bluzun üzerimdeki hali:


28 Aralık 2011 Çarşamba

Gratis Alışverişim





Gratis ve Watsons bende aynı etkileri yaratıyor. Bunların hepsi bana lazım, almalıyım almalıyım:)) Allahtan sonra sakinleşip sadece ihtiyacım olanları almaya çalışıyorum. 
Ecotools'u duymuşsunuzdur. Geçen ay pudra fırçasını almıştım tekli olarak ve çok beğendim. Yumuşacık ve kılları da çok kaliteli, o yüzden setini de aldım. Memnun kalacağımı düşünüyorum.
Tırnaklarım için ciciler aldım. En kısa zamanda deneyip, fotosunu burda yayınlarım.
Emily göz kalemleri de denemek istediklerim arasındaydı. 1.80 liraydı. Fiyatı da uygun olunca bir göz bir de dudak kalemi aldım. 
Son olarak da çantada taşımalık pure&natural'ın deodorantı. Yasemin kokulusu, roll on'nunu da kullanıyordum. Alüminyum, alkol, zararlı madde barındırmıyor.
 



27 Aralık 2011 Salı

PETAL FRESH-ORGANİK ŞAMPUAN






Saçlarım için artık doğal bir şampuan kullanmak istiyordum. Down Under Naturals'ın Nude saç kremini kullanmaya başlamıştım, ondan memnun kalınca şampuanını da aldım, ama saçımın kimyasal ürünlere alışkın olmasından mı yoksa şampuanın içeriğinden mi bilmiyorum, saçlarım dökülmeye başladı. Ben de doğal olan yeni bir şampuan denemek istiyordum. Petal Fresh de denemek istediğim doğal şampuanlardandı. Hatta geçen ayın lilakutusunda tester'larını görünce lilakutuya üye olmadığıma pişman oldum. Petal Fresh hayvanlar üzerinde test edilmiyor ve Organik İçerik Sertifikasına sahip. Ben de Petal Fresh'in facebook sayfasına üye oldum. Oradan ürünün testerlarını nerde bulabileceğimi sordum, onlar da adres bilgilerimi verirsem bana tester gönderebileceklerini söylediler. Mail attım ve bugün tester'lar elime ulaştı. Bu şekilde muhatap bulabilmem ve tester'ların bana ulaştırılması beni çok mutlu etti. İki tane şampuan (tea tree ve rosemary/çay ağacı ve biberiye özlü) tester'ıyla birlikte iki tane de yine doğal bir marka olan Clinians'ın göz-dudak çevresi kremi tester'ı göndermişler (onlar da bonus oldu benim için:). Şampuan ve kremleri denedikten sonra fikirlerimi buradan 
sizinle paylaşırım. Sevgiyle kalın:))

25 Aralık 2011 Pazar

ELMALI TART

Hava iki gündür buz kesiyor, dışarı da çıkamayınca kendimi mutfağa attım. Çoktandır canım elmalı tart çekiyordu. Tarif binbirçeşni'den. Üstteki resimler pişmeden önceki hali tartımın. 
İşte bunlar da piştikten sonraki hali:




Eğer siz de evdeyseniz ve canınız tatlı istiyorsa bu tartı deneyebilirsiniz; ben ayrıca bu tartı yaparken Becel Formumu kullandım. Böylece epeyce hafif bir tatlı çıktı ortaya.

24 Aralık 2011 Cumartesi

YERLİ DİZİLERLE İLGİLİ

İlk başta keyifle izlediğim dizilerin kabak tadı vermeye başlaması beni çok üzüyor. Ya ben çok şey bekliyorum ya da gerçekten artık senaristler yazacak bir şey bulamıyor. Birbirine benzeyen, uzadıkça tükenen hikayeler artık herkesi bıktırdı; ama genelde televizyondan başka eğlencesi bulunmayan halkımız mecburen bu dizilere mahkum kalıyor, daha doğrusu mahkum ediliyor. Önceden en azından haftanın bazı günleri eski Türk filmleri ya da güzel yabancı filmler yayınlanırdı da biraz şenlenirdik. Şimdi mecburen Fatmagül'e ağlıyoruz, Ali Kaptan'a kızıyoruz, Kuzey'e hak veriyoruz... Bir de dizi izlerken ben sürekli gerilmeye başladım doğru düzgün komedi dizisi de yok. Yahşi Cazibe'yi takip ederdim, o da son zamanlarda kendini tekrar ediyor. Hele de hikayeyi hareketlendirmek amacıyla Kemal'in çocuk sahibi yapılması ve geçen zamana rağmen hala Kemal'in ikili ilişki yürütmeye devam etmesi beni iyice soğuttu diziden. Bizim Yenge'yi severek izliyordum, o da Keşanlı Ali Destanı'na kurban edildi. Şu anda kaçta yayınlandığını bile bilmiyorum. Geçen sene Öyle Bir Geçer Zaman Ki'ye bayılıyordum ve merakla neler olacak diye sonraki haftayı bekliyordum. Bir de hikayenin 1960lardan günümüze kadar yakın tarihimizle ilgili konulara da yer vereceğini duyunca daha da bağlanmıştım diziye. Ama şimdi dizi üçlü ilişkiler yumağından oluşuyor (Ali-Cemile-Karolin, Murat-Aylin-Soner, Berrin-Hakan-Ahmet). Bir de yine geçen sene severek izlediğim Yer Gök Aşk var. Bu senenin başında bir iki bölüm izledim ve bıraktım. Kavak Yelleri vardı bir de, ne tatlı diziydi ilk başladığında arkadaşlıklarına, birbirlerine olan bağlılıklarına hayran kalmıştım, sonra noldu dizi uzadıkça uzadı ve Brezilya dizilerinden farksız oldu. Kimin eli kimin cebinde belli değildi. Neyse ki bitti. Aslında emeğe saygı göstermek istiyorum; ama bu şekilde de temcit pilavı gibi önümüze getirilen konuları, bu millet ağlamayı seviyor, ver dramı her şeyi izlerler düşüncesinde olanları eleştirmeden geçemiyorum. 
Bence bu konuda bir şeyler yapılmalı. Senaristler, yapımcılar artık bu durumun farkında olmalı (bir aralar magazin programları böyle ünlenmişti, her akşam her kanalda magazin vardı, ondan kurtulduk, şimdi de dizilere boğdular bizi). İlk önce dizilerin konularına dikkat edilmeli , çünkü diziler çok ciddiye (Kurtlar Vadisi'ndeki Çakır öldü diye ciddi ciddi cenaze namazı kılan insanlarımız var) alınıyor Türkiye'de. Mesela her dizide insanlar İstanbul'da yaşamalarına rağmen süper evlerde oturuyor (en fakir olanı bile), bu da insanları özendiriyor. Farklı illerimizde başlayan her dizi daha sonra İstanbul'a taşınıp karakterlerin yeni bir düzen kurduğunu gösteriyor (İstanbul'a göç de özendiriliyor). Dizilerde okula giden kızlar full makyajlı, kıyafetleri son moda ve bir giydiklerini bir daha giymiyorlar. 
Belki de diziler çekilirken sosyologların fikirleri alınmalı, toplumumuza, yaşayışımıza uygun konular seçilmeli, bir konu seçildiyse o konuyla ilgili araştırmalar yapılmalı, senaryo tam olmalı, hele birkaç bölüm çekelim sonrası Allah kerim diye diziye başlanmamalı. Dizilerin süreleri kısaltılmalı, çalışanlar da düşünülmeli. Manifesto gibi oldu:)) Neyse kısacası yerli dizilerin tadının yerine gelmesini istiyorum ben. Süper Baba, İkinci Bahar, Bizimkiler, Bizim Evin Halleri, Ferhunde Hanımlar gibi dizilerle büyümüş ve bu dizileri halen özleyen birisi olarak düşüncelerimi paylaşmak istedim.











PEMBE PEMBE PEMBE:)))


Yeni bitirdim bu atkıyı sizlerle paylaşmak istedim. Çok kolay bir örnek (bir dola iki kes şeklinde yapılıyor). Örneğin videosunu nakotv'de buldum. Merak edenler, denemek isteyenler buradan buyursunlar.

RIMMEL POSH SPICE OJE (352 NUMARA)




Çok şeker bir renk, ben pembeyi çok sevdiğim için beğenerek aldım. Şu kış döneminde içinizi ısıtacak bir renk bence. Ojeyi birazcık taşırmışım kusura bakmayın:))

23 Aralık 2011 Cuma

DEĞİŞİK, KOLAY, LEZİZ TURŞU TARİFİ


Bu turşu işyerinde bir arkadaşımın annesinin tarifi. Sağolsun sayesinde çok güzel bir turşu öğrenmiş oldum ki bu benim yaptığım ilk turşu. Yapımı da çok basit ben evimde bulunan yarım kiloluk kavanoza yaptım deneme amaçlı olarak. İlk önce yarım kilo kadar olan biberleri yıkadım, sonra küçük küçük doğradım, kavanoza o şekilde koydum. Bir kaç diş sarımsağı da (5-6 diş) soyup doğrayıp biberlere ekledim. Sonra yarım çay bardağı zeytinyağ ve yarım çay bardağı elma sirkesini biberlerin üstüne döktüm. Son olarak bir çay kaşığı tuz ve şeker ekledim. Kapağı sıkıca kapattım. Bir hafta boyunca kavanozu hiç açmadan beklettim. Arada sırada kavanozu alt-üst edip salladım ki sos her yerine yayılsın. Bir hafta sonra açtığımda tadı arkadaşımın annesinin yaptığı gibi değildi biraz hayal kırıklığı yaşadım. Öylece bıraktım, birkaç gün sonra tekrar açtığımda tadı tam istediğim gibi olmuştu. O yüzden mümkünse 10-12 gün bekletin, açmadan. Denerseniz sonucu bana da söyleyin. Umarım beğenirsiniz. Afiyet olsunnn:))

22 Aralık 2011 Perşembe

Közlenmiş Sebze Salatası



Aslında ya ton balıklı ya da peynirli salata yapacaktım; ama patlıcanların uzun süredir buzdolabında olduğu geldi aklıma sonrası malum:)) İlk önce kırmızı ve yeşil biber, patlıcanları közledim daha sonra kırmızı soğanı ekledim. Sos olarak vazgeçilmezim zeytinyağ ve limonu da ekleyince böyle bir görüntü çıktı ortaya. Belki aman aman  bir görüntüsü yok ama çok lezzetli. Denemenizi şiddetle tavsiye ederim.

21 Aralık 2011 Çarşamba

SEPHORA - Moonshadow baked palet







İşte benimm güzelll tatlıı far paletim:))) Yılbaşı için özel olarak üretilmiş. Makyaj günlüğünde sevgili Hacer'in videosunu izledikten sonra Sephora'dan bir far paleti almaya karar vermiştim. Büyükleri çok çekiciydi ama o kadar rengi kullanacağımı düşünmediğim için bu far paletini tercih ettim. Kahverengi tonlarında fara ihtiyacım vardı. Yedi tanesi kahverengi tonlarında, iki tanesi ise gül kurusu, sol en alttaki renk ise gri.

19 Aralık 2011 Pazartesi

SABUNDAN DAHA DA FAZLASI-MORE THAN SOAP

Doğala dönüş akımı beni fazlasıyla sarmış durumda. "Doğal ..." dendiği zaman akan sular durmaya başladı bende "Ne doğal mı? Bir de organik mi? Yaşasın hemen incelemeliyim ve tabii ki almalıyım". Konuyla çok alakalı olmayacak ama dün Van'ın bir ilçesinde öğretmenlik yapan arkadaşımla konuşuyordum. "Bu sıralar kendimi kaybettim . Ne zaman alışveriş merkezine girsem bir şey almadan çıkamıyorum:(( bu sıralar da çok sık gidiyorum. Hem havalar kötü hem de kafamı dağıtıyorum" dedim. O da "Sorma bende de aynı internetten verdiğim siparişler yüzünden epeyce açıldım" dedi. Daha sonra eşime "kadınlar her yerde alışveriş yapmanın bir imkanını bulurlar, bizi ıssız bir adaya atsalar bile "aaa bak hayatım yan kabilede şu yaprakları satıyorlarmış, hem de kampanyalı" diyerek alışverişimizi yaparız" dedim ve tabii ki bana hak verdi. Konumuza dönecek olursak, önceden annelerimizin kullanmış olduğu killer, aktarlardan alınan yağlar, doğal olan her şey gözde olmaya başladı. Zaten kozmetik firmaları da bu durumun farkındalar. Bütün ürünlerini değilse de bazı ürünlerini doğal/a yakın olarak üretmeye başladılar ki bence ne kadar talep artarsa bu ürünler o kadar uygun ve ulaşılabilir olacaktır.
More than soap markasını bir aktarda görüp, bir tane sabun ve bir el-yüz kremi almıştım. İlk aldığım sabun kırmızı şarap özlü sabundu (sabun hem yüze hem cilde hem de saça uygulanabiliyor). Ben yüzüm ve cildim için kullandım. Kesinlikle cildi kurutmuyor, duş jeli gibi vücutta kaygan bir his bırakmıyor. Kısacası çok hoşuma gitti. O bittikten sonra yeni bir tane denemek istedim. Portakal çikolata tarçın ve domates fesleğenli aldım. İlk önce portakal çikolata tarçını kullanmaya başladım. İnanılmaz güzel bir kokusu var, kesinlikle yapay bir koku değil. Yani her iki sabun da benden tam puan aldı ve bende bir alışkanlık yarattı:)
Kremi güzel ama cildimde çok da bir fark görmedim açıkçası, nemlendirmesi iyi benim cildime yeterli geliyor daha doğrusu (cildim normale dönük karma). Bir dahakine nivea'nın pure&natural'ını denemeyi düşünüyorum (onunla ilgili düşüncelerimi de burda paylaşırım). İstanbulda yaşayanlar Mısır Çarşısı'ndaki Fuar Pazarı'nda More Than Soap ürünlerini bulabilirler. Ben ilkini Bakırköy'deki bir aktardan almıştım. Fuar Pazarı'nda fiyatları daha uygundu. İncelemek isteyenler için işte LİNK.

18 Aralık 2011 Pazar

AVON SON ALIŞVERİŞİM

Avondan bir şeyler almak sanki alışkanlık gibi oldu bende hele de birisi elime kataloğu tutuşturursa. Ama bundan sonra avondan parfüm dışında bir şey almam. Krem almayı çoktan bırakmıştım. Artık makyaj malzemesi de almam heralde. Son aldığım ürünlerden bir tanesi shimmering sapphire (yandan gördüğünüz ürün). Katalogda şu şekilde gösteriliyordu. Ama bana ulaştığında hayal kırıklığına uğradım. Çıkan renk şöyledi:


Gözümde ise nerdeyse hiç renk çıkarmadı. Ayrıca üzerinde "made in china" yazıyordu. Bu da hoşuma gitmedi. Galiba hiç kullanamayacağım.
İkinci aldığım ise bir fırça seti. 17.90 civarıydı fiyatı, uygun buldum ve sipariş ettim. Katalogda normal boyutlarda görünen set mini boy çıktı. Hadi neyse dedim çantamda taşırım. Ama şöyle bir şey oldu: far fırçalarından birini ilk kez kullandığımda en az 5-6 kılı hiç zorlamama rağmen döküldü. Bunun içinde de "made in china" yazıyordu.


Son aldığım ise iki tane bitirdiğim ve yenisini sipariş verdiğim parfüm Romantic Voyage'dı. Dediğim gibi önceden kullandığım için bir sorun olmadı. Bu alışverişimden memnun kaldığım tek ürün bu oldu.