31 Ocak 2012 Salı

PARODONTAX DİŞ MACUNU

Diş etlerim sürekli sorunludur benim, her dişimi fırçaladığımda kanar:( En son diş doktoruna gittiğimde diş taşlarımı temizlediler ve kanamanın bu yüzden olabileceğini söylediler, ama kanama tam kesilmedi. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle bu diş macununu kullanmaya başladım ve diş eti kanamalarım büyük bir ölçüde azaldı. Şimdilerde ikinci tüpü bitirmek üzereyim ve çok memnunum. Tadı normal diş macunları gibi değil, hatta ilk kullandığımda: "Bu ne biçim bir şey" dedim ve ikinci kurban olarak kardeşimi seçtim:"Şu diş macununu bir denesene"diye. Çocukcağız banyodan geldiğinde: "Senin bana kastın mı var?" dedi. Ben de hain hain güldüm:)) Hatta bir kez arkadaşlarımız bize gelmişti. Bir tanesi parodontax'ı kullanmış gelip bana "Alev, o diş macunu değil miydi?" diye sordu. Kafalamak içimden gelmedi değil, ama yüreğine indirmek istemedim:)) Neyse tadı biraz garip dediğim gibi ama alışınca hoşuma bile gitmeye başladı.İçinde altı tane tıbbi bitki özü var (adaçayı, nane, papatya, ekinase, mirra, ratanya). Diş eti kanaması problemi olanların ya da doğal diş macunu arayanların denemesini şiddetle tavsiye ederim. Fiyatı çeşitlilik gösteriyor. Gratis'ten 6.90 liraya aldım, eczanede 8.50 civarındaydı.

29 Ocak 2012 Pazar

ALLIKLARIM


Önceden hiç allık kullanmazdım, son birkaç senedir severek kullandığım makyaj ürünlerinden biri de allık oldu. Gerçekten insanın kendini iyi hissetmesine sebep oluyor.
Şimdi gelelim birbirinden sevimli, güzel renkli allıklarıma:)) Kolumdaki renklerden birincisi Golden Rose Terrocota Allık-07: En çok kullandığım allıklardandı yanaklara hafif bir pembe renk ve bol bol ışıltı veriyor. Fiyatını şu anda hatırlamıyorum ama epey uygundu. Kalıcılığı çok fazla değil. İkinci allık ise Maybelline Dream Touch Krem Allık-(numarası yok altında 16H11W yazıyor): Rengi hafif şeftali-pembe arası, yanaklarda çok doğal duruyor. Kalıcılığı fena değil, ama tekrar uygulamak zor değil elinizle rahatlıkla sürebiliyorsunuz bu yönden çantada taşımak için ideal. Üçüncü renk ise The Balm-DOWNBOY Allık:The Balm'dan aldığım ilk allıktı bu. Rengi çok tatlı bir pembe. Işıltısı yok, mat ve kalıcılığı çok iyi. Dördüncü renk She Powder me Sweet Allık-02: Bu da şeftali tonlarında bir allık. İlk allığım olması nedeniyle kendisinin yeri ayrıdır. Severek hala kullanıyorum. Çok doğal, güzel bir renk veriyor. Beşinci allığım Nivea Pure&Naturals Allık-numarası yok: Nivea'nın Pure&Natural serisini çok seviyorum. Makyaj ürünlerini kaldırmadan önce aldığım ilk ve ne yazık ki son Nivea Pure&Naturals allığım. Organik ürünlerden üretilmiş bir allık. Rengi gül kurusu tonlarında, kalıcılığı güzel, hassas ciltler için uygun.Sonuncu da en son aldığım ve şimdilerde favorim olan The Balm HOTMAMA Allık: Rengi gördüğünüz gibi çok güzel pembe-şeftali arası, hafif pırıltılı, yüzde çok hoş duran bir renk.

27 Ocak 2012 Cuma

GEL YAZZ GEELLLLL

Hava buz gibi... Dışarıda kar ve soğuk... Bir de kar yağışı 7 şubata kadar devam edecekmiş. Güneşi, sıcağı sevdiğim için kış günleri benim için zor geçen, sıkıntılı günlerdir. Bir de yataktan kalkıp işe gitmek iki kat daha zor gelir bana. Güzel yanları yok mudur? Tabii ki var, sabah kalkınca her yeri bembeyaz görmek, sıcak bir içecek içip dışarıyı izlemek, battaniyeye sarınıp kitap okumak, film izlemek...Yine de bence kışın en güzel yönü, yazı beklemek, tatil hayalleri kurmak:)) Geçen sene işimden dolayı tatile gidememiştik ve ben yine uslanmaz bir hayalperest olarak şimdiden başladım tatil planları yapmaya, zaten çoğunlukla bir şeyin hayalini kurmak gerçeğini yaşamaktan daha güzel değil midir? Bu arada tatil tatil diyorum; ama tatil bir otele gidip sabah akşam otelde yemek, içmek, yatmak, kalkmak demek değil benim için; benim için tatil yeni yerler keşfetmek, yeni deneyimler yaşamak, gittiğim yerin yerel ve kültürel özelliklerini gözlemlemektir, tabii denize de girsem bunlarla birlikte tadından yenmez olur:)) 


İki sene önce balayımız için Fethiye'ye gitmiştik. Fethiye'de gezmediğimiz yer kalmadı. Bir otel yerine pansiyonda kalmayı tercih ettik. Hem bütçemizin sarsılmasını istemiyorduk hem de pansiyonun çeşitli turlar düzenlediğini web sayfasından öğrenmiştik. Birçok tura katıldık ve inanılmaz güzel bir tatil oldu. Uygun bir fiyata çok güzel tatil yaptık. Eğer daha önce Fethiye'ye gitmediyseniz, gitmenizi şiddetle tavsiye ederim. Bu sene daha nereye gideceğimize karar vermedim aslında; ama hayal kurmak da yasak değil ya:)) Bu soğuk kış gününde yazı hatırlamak bile yetti bana. Umarım sizin de içinizi ısıtmaya yarar bu post. Sevgiyle kalın.

26 Ocak 2012 Perşembe

The Balm Shady Lady Vol.3




Bu palete bayılıyorum. Renkleri, kalıcılığı süper. Açık renkleri göz kapağımın üstüne kullanıyorum. Koyu renkleri gölgelendirmede kullanıyorum artık o günkü moduma ve giydiğim kıyafete göre:)) Bazen sırf açık renklerle canlı bir görünüme kavuşuyorum. 
The Balm'ın ürünlerini severek kullanıyorum, kalitesine göre fiyatları da gayet uygun ama yine de keşke gratis indirim ya da 2 alana 1 bedava tarzı bir kampanya yapsa... Mary Lou Aydınlatıcı ve Staniac allık the Balm koleksiyonuma:) katmayı düşündüğüm ürünlerden ikisi.

23 Ocak 2012 Pazartesi

MAYBELLINE WATERSHINE




Maybelline'in bu rujlarını çok seviyorum. Fiyatları da oldukça uygun. Tanesi 10 lira olması lazım. Ben üç tanesini Maybelline'in 3 al 2 öde kampanyasında aldım, öyle çok daha uyguna geldi.Açıkçası çok kalıcı değiller ama dediğim gibi dudakta duruşları falan çok güzel ve doğal. Denemenizi tavsiye ederim.
Soldan sağa doğru renkler: 550 Cherry Candy, 380 Sweet Bordeaux, 255 Mauve Diamonds, 130 Peach Juice, 445 Mango Diamonds.

MEMLEKET HAVASI




Memleketime, Çorum, gittiğim için birkaç gündür yazamadım bloğuma. Birkaç günlük izne ayrılmıştım, ilk planım evde oturup televizyon izleyip, evle ilgilenmekti. Sonra annemleri özlediğimi hissettim ve kar kış demeden yola koyuldum. İyi de yaptım aslında, hem onları sevindirdim hem kendim mutlu oldum, hem de Zeynebime sürpriz yaptım. Suratındaki ifade görülmeye değerdi. Ama hava çok amansızdı. İstanbul'un hafif soğuk kışından sonra kurşun etkisi yarattı bende. Ama olsun yine de gittiğime değdi:) Çorum'u da özlemişim. Lise çağlarımda boğucu gelen bu şehir, şimdi bende terapi etkisi yaratıyor. Belki de gamsız geçirdiğim, tabi o zaman öyle olduğunu düşünmediğim, yıllarım orda geçtiği için ya da çocukluğumun mutlu anlarını hatırlattığı için veya pembe gözlüklerimi orada bıraktığım, bırakmak zorunda kaldığım, için bilmiyorum, ama bana iyi geliyor. Her ne kadar çok fazla kalamadıysam da annemin deyimiyle havamı yelimi aldım, rahatladım:))

16 Ocak 2012 Pazartesi

BROWNIE

En sevdiğim kektir. Yanında birkaç top da dondurma olursa daha süper olur. Ama kışa uygun olarak yanına neskafe de çok yakışır. Şimdi gelelim tarife:
4 yumurta
2 çay bardağı şeker
1 çay bardağı sıvı yağ
1 pk.hamur kabartma tozu, 1 pk. vanilya
Yarım çay bardağı su
2 çay bardağı un
1 pk. bitter çikolata
1 çay bardağı fındık veya ceviz
3-4 yemek kaşığı kakao

Yumurta ile şekeri iyice çırpılır. Benmari usulü eritilmiş bitter çikolata, kakao eklenir. Biraz çırpılır. Sıvıyağ ve su eklenir ve iyice karıştırılır. Un, vanilya ve kabartma tozu bir süzgeçten geçirip karışıma ilave edilir. Tahta bir kaşıkla karıştırılır. Sonra karışım tepsiye dökülür. 40-45 dakika 160 derecede ilk 30 dakika fırının kapağı açılmadan pişirilir. İşte sonuç:




Üzerine istediğiniz bir çikolata sosunu kullanabilirsiniz. Ben bir kez danette bitter çikolatalı kullanmıştım o da çok harika olmuştu. Şimdiden afiyet olsun:)

OCAK LİLA KUTUSU









Geçen ayki lila kutuyu görünce hayran kalmış, neden abone olmadım diye hayıflanmıştım. Bu ay denemek için ocak ayı kutusuna abone oldum. İyiki de olmuşum süper ürünler gelmişler. Kutunun içindekiler:
1. Dephyto- Siyah maske: Sivilce ve siyah nokta oluşumunu önleyen bir ürün. Markayı ilk defa duydum. İçerik doğal. Denemek için sabırsızlanıyorum. Bu arada ürün tam boy ve fiyatı 69 TL.
2. Good&Health Ozone Therapy-Şampuan: Yine doğal içerikli bir şampuan. Saç dökülmesini, kepeklenmeyi önlemeyi vadediyor. Kokusu güzel. Bu da tam boy ürün ve fiyatı 16.99 TL.
3.Flormar-Parfüm: Hafif bir koku, fena değil. Benim koku zevkime pek uygun değil. Tester boy. Orijinal boyu 60 ml ve fiyatı 18.90 TL.
4. Activar-Onarıcı Göz Çevresi Bakım Kremi: En sevindiğim ürünlerden biri oldu bu. Göz çevresi kremi almak istiyordum, tam isabet oldu. Ama kaç yaş için uygun bu ürün biraz onda tereddütlüyüm. Onun için Lila Kutuyla iletişime geçmeyi düşünüyorum. Bu krem de orijinal boyda ve fiyatı da 120 TL.
5. Max Factor-Master Piece Maskara: Deneme boyu (5.3 ml). Tam çantaya atmalık süper. Orijinali 9 ml ve fiyatı 43 TL.
6.Max Factor Kohl Pencil-Güzel siyah bir göz kalemi. Deneme boyu.
7. Dr. Murad peeling: Deneme boyu (30 ml). Orijinali 200 ml ve fiyatı da 130 TL. Daha önce hiç Dr. Murad ürünü kullanmamıştım. Denemem için güzel bir fırsat.
Ben Lila Kutuyu çok tatmin edici buldum. 19 liraya 3 tane tam boy ürün ve 4 tane deneme boy ürün. Ürünlerin hepsini çok beğendim. Umarım cildim de beğenir:) Ürünleri kullandıkça burdan fikirlerimi belirtirim. Eğer sizde bir dahaki ay Lila Kutu'dan çıkacak sürprizleri merak ediyorsanız buradan buyrun:))




14 Ocak 2012 Cumartesi

ÖYLE GÜZEL CAHİLDİK Kİ

Televizyon yoktu.. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Dışarıda kar...
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa...
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi...
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış,
bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş
merkezlerinin restoran katlarında boğucu bir gürültü ve havasızlık
içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...
Dışarıda kar...
İçeride kanaat...
İçeride huzur...
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer,
kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma
dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine,
geniş ve besleyici bir masal dünyası...
Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret
kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi,
sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı... Domates de...
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.
Dışarıda kar...
İçeride huzur...
Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu,
yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi...
Kimin umurunda...
Ne güzel cahildik.
Mutluluğun resmini çiziyorduk . . .
 AYDIN BOYSAN

Bugün İstanbul'da elektrikler bir gitti bir geldi. Klimayla ısınan evimiz de buz kesti. Allah dışarıda olanlara yardım etsin. Bu fotoğraf, Aydın Boysan'ın şiiri bana çocukluğumu hatırlattı. Gerçekten o zaman ne tatlıymış her şey...

12 Ocak 2012 Perşembe

PETAL FRESH ORGANİK ŞAMPUAN

Petal fresh organik şampuan tester'ları bana ulaştığında bir post yayınlamıştım. İki numuneyi de kullandım. Görüşlerimi burdan paylaşmak istedim.Yalnız iki tane numune kesin değerlendirme yapmak için yeterli mi bilmiyorum. Bu şampuanın saç dökülme sorunum (doğal şampuan kullandığımdan beri) için bir çözüm olacağına inanmıştım, ama saçımın dökülmesinde bir değişiklik olmadı:(( Onun dışında saçımı yıkarken saçım çok sertleşti, saç kremi kullandığım için çok da sorun olmadı, ama uzun saçlılar için sıkıntı yaratabilir (saçım kısa ve boyalı onu da belirteyim).  İyi yönleri ise şampuanın tamamen organik olması, kokusunun da çok doğal olması. Memnun kaldığım takdirde almayı düşünüyordum, ama bir down under naturals şampuandan çok çok farklı gelmedi bana. Tabi herkesin saçında farklı etki yapabilir bunu da belirtmeden geçmeyeyim. Son olarak da Organicum'u denemeyi düşünüyorum. Eğer denersem düşüncelerimi burdan paylaşırım.

Edit: Dün akşam saçlarımı yıkadığımda saç dökülmemde azalma gördüm. Galiba saçım yeni yeni alıştı. O yüzden bu ay orjinal boy petal fresh alıp ondan sonra son kararımı vereceğim.

11 Ocak 2012 Çarşamba

BİTENLERRRR

Bunlar da benim biten ürünlerim. Diğer bloglardaki biten ürünler yazılarını severek okuyorum.Ürünü beğenip beğenmediklerini, tekrar alıp almayacaklarını merakla takip ediyorum. Ben de kendi beğenilerim ışığında bir bitenler yazısı hazırlayım dedim:))
1. Nivea Fresh Natural Deodorant: Güzel bir  ürün, hafif bir kokusu var; ama gün içinde tekrar yenilemeniz gerekiyor, öyle üstünde yazdığı gibi 24 saat koruma sağlayamıyor ne yazık ki. Yine de beğendim. Tekrar alacağım.
2. Nivea Pure&Natural Roll on: Severek kullandığım bir ürün daha. İçinde alüminyum, alkol yok, çok güzel, hafif bir kokusu var. Ama yine Nivea Fresh Natural Deodorant gibi 24 saat koruma sağlayamıyor ki ben çok terleyen biri değilimdir. Buna rağmen, tekrar alır mıyım? Yesss:)
3. Loccitane Badem Sütlü Krem: Krem gerçekten güzel, nemlendirmesi güzel ama diğer nemlendiricilerden çok çok farklı değil; bir de sıkıştırıcı etkisi olduğu da iddia ediliyor tanıtımında ama ben öyle bir etkisini görmedim. Tekrar alır mıyım? Ne yazık ki hayır, çünkü performansına göre çok pahalı, daha önceki bir postumda dediğim gibi kremin ikinci taksiti bitmeden kendisi bitti.
4. More Than Soap El ve Yüz Kremi: Tamamen doğal içerikli bir krem, üzerinde yazıldığı gibi el yapımı. Çok güzel tarçın, vanilya kokuyor. Güzel bir nemlendiriciydi, beğendim. Tekrar alabileceğim ürünlerden, ama şu anda Yves Rocher'in Inositol Vegetal kremini kullanmaya başladım, o yüzden belki daha sonra.

10 Ocak 2012 Salı

NE ATİYE NE DE HANDEYMİŞŞŞ

TRT yine bizi ters köşeye yatırdı. Biz Atiye mi Hande Yener mi yoksa Kıraç mı gidecek Eurovision'a derken Can Bonomo'nun bizi temsil edeceğini öğrendik. İlk tepkim ne Can Bonomo'su ya kim ki bu, Gülseren Rimi Rimi Ley'e dönecek iş desenize, aha sonuncu olacağız oldu. Ama Can Bonomo'nun Bana Bir Saz Verin şarkısını dinlerken,  dur bakayım nasıl, hımm fena değil gibi, ben bu adamı dinlerim galiba, ya süpermiş oldu sözlerim sırasıyla:)) Şahsen ben beğendim. Batı ve Doğu ezgileri yan yana, Can Bonomo'nun enerjisi doğrudan size geçiyor. İlk duyduğumda hayal kırıklığı olacağı düşüncesindeydim, fikrim değişti. Bol şanslar kendisine.
Eurovision temsilcimizi dinlemek isteyenler burdan buyursunlar.

HAFİF, LEZİZ, SAĞLIKLI ARA ÖĞÜN






Daha önceki yazılarımdan birinde tatlı canavarı olduğumdan bahsetmiştim. Özellikle yemeklerden sonra canım çok fazla tatlı ister. Bu tür krizleri meyveyle atlatmaya çalışsam da bazen meyve çok da beni kesmez. Tarçınlı süt içerek kan şekerimi dengelemeye çalışırım. Kan şekerimin düşmemesine özellikle dikkat ediyorum, çünkü kan şekerim düştüğünde ellerim titremeye başlıyor ve sinirlerim zıplamak için yer arıyor. Bu yüzden ara öğün kavramı tam da benim için yaratılmış, dediğim gibi önceleri ara öğünüm çikolata, gofret ve türevleriydi, ama baktım ki bu iş iyiye varmayacak ara öğün çeşidimi değiştirmeye karar verdim. Şimdilerde çantamda olmazsa olmazlarım kuruyemiş, kuru meyve. Özellikle Malatya Pazarının çıkarmış olduğu karma paketler kurtarıcım oldu. Bazen evdeki kuruyemişleri bir poşete koymak zor geliyor, böyle anlarda hemen bir paket karmayı çantama atıyorum, çok pratik oluyor. Üzerinde kaç kalori olduğu da yazıyor, böylece acaba fazla kaçırdım mı korkusu da olmuyor. Zaman zaman bir tane mandalina ya da çekirdeklerini çıkardığım bir elmayı yanıma alıyorum. Çikolatanın yerini tutuyor mu diye sorarsanız tabii ki hayır. Ama çok da aramıyorum, vücudumuz böyle işte ne kadar çok tatlı yerseniz o kadar daha istiyor ve tat alma eşiğiniz yükseldiği için bir süre sonra azı kesmiyor, ama azaltırsanız bir süre sonra alışıyor, az bir çikolata bile sizi mutlu etmeye yetiyor, sadece sabretmek gerekiyor.

5 Ocak 2012 Perşembe

SAĞLIKSIZ BEDENLERE HAYIRRR






Eski Türk filmlerini izlediğimde hep derim ki "ah ah o zamanlar yaşasaymışım kesin manken olurmuşum":)) Baksanıza sinemamızın sultanları hep balık etli:) Ama ne kadar da güzel ve zarifler. Şimdi bir "sıfır beden" modası almış başını gidiyor. Ama sağlıklı ama sağlıksız herkes sıfır beden olmak için yarışıyor. Hatta bir yerde okumuştum bu sıfır beden mankenler bildiğimiz pamuğu ıslatıp yutuyorlarmış ki iştahları kapansın yemek yiyemesinler düşünün insanlar bu derece kendilerini bu duruma kaptırmışlar. Markalar artık sıfır beden mankenleri tercih etmemeye başladılar böylece özellikle genç kızları etkileyen bu duruma bir son vermeye çalışıyorlar. Amma velakin medya bu işi bırakmaya hiç niyetli değil. Bir yaz sezonu açılmasın çarşaf çarşaf haberler "yaz geliyor kilolarınızdan kurtulun işte sihirli formül ta taaa" "....'nın zayıflama sırrı azzzz sonraaa"... Sonra gelsin sağlıksız diyetler, gelsin kalori, lokma saymalar... Halbuki herkesin sağlıklı bir kilosu var ve o kiloda olmayanların metabolizmaları, adet düzenleri, kas-yağ oranları bozuluyor. Size şöyle söyleyim ben de çok çabuk kilo alırım. İki-üç gün dikkat etmeden bir şeyler yemek hemen bana kilo olarak döner. İlk önceleri aldığım bu kiloları aniden vermeye çalışırdım. Birkaç gün aynı tip beslenme, bir şey yememe falan derken verirdim de ama bu kilocuklar çağırmışım gibi hopppp diye geri gelirlerdi. Son üç sene ise diyetimde değişiklik yaptım. İyiki de yapmışım şu an çok memnunum. Yemediğim hiçbir şey yok ama hepsinden az az yiyorum haaa arada kaçırmıyor değilim ipin ucunu ama o zamanda sonraki öğün az yiyerek dengelemeye çalışıyorum ki gerçekten işe yarıyor. Bu arada haftada 3-4 kez pilates yapmaya çalışıyorum onun da etkisini yadsıyamam şimdilerde home tv'de her akşam 20:00'de yayınlanan pilatesi takip ediyorum. Bu şekilde kendimi mutlu hissediyorum. O yüzden arkadaşlar "aman onu yemem diyete uymaz, aha yedim diyet bozuldu" sıkıntısına gerek yok. Vücudunuzu dinleyin o zaten size yapmanız gerekenleri söylüyor. Nerden geldim bu konuya derseniz geçenlerde okuduğum Deli Anne'nin güzel yazısından esinlendim. Tatlı oğlu Selim'in sözleri ise hepimizin yüreklerine su serpecek cinsten:)) Güzel olmak için sıfır bedene ihtiyacımız yok hanımlar; kanıt isterseniz yukarıdaki fotoğraflara bir daha bakın!!!