27 Haziran 2016 Pazartesi

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN-SABAHATTİN ALİ

Selamlar ... Yine bir kitap yazısıyla karşınızdayım.Aslında uzun zamandır elimde olan bir kitap İçimizdeki Şeytan, zaman bulamayınca biraz elimde sürüklendi. Bu haftasonu bir hız vererek bitirebildim. Sanırım Sabahattin Ali'den okuduğum ikinci kitap bu kitap. İlki Kürk Mantolu Madonna'ydı ve çok beğenerek okumuştum. Bu kitap da aynı onun gibi karakterlerin iç dünyasını gözler önüne seriyor. Uzaktan gördüğü Macide'ye ilk görüşte aşık olan Ömer, onunla tanışmanın bir yolunu ararken Macide'nin yanındaki kadın uzaktan akrabaları çıkınca çok sevinir ve Macide ile yakınlaşma fırsatı bulmuş olur. Akrabalarının yanında kalan Macide'nin babasını kaybetmesi ve akrabalarının artık ona fazlalıkmış gibi davranmaları üzerine Macide evi terk etmeye karar verir. Evden çıkan ve ne yapacağını bilemeyen Macide, Ömer'i evin önünde bekler görünce oldukça sevinir ve ondan sonra ikisi yeni bir hayata adım atarlar ancak her şey göründüğü gibi toz pembe değildir; geçim sıkıntısı, Ömer'in önceki hayatına özlem duyması, Ömer'in arkadaşlarının Macide'yi rahatsız etmesi, Macide ve Ömer'în çok ayrı kişiliklere sahip olması aralarındaki aşkı yetersiz kılacaktır. Kitapta baskın olan düşünce aslında herkesin içinde bir "kötü" olduğu ve şartlar olgunlaştığında veya zorunluluk halinde bu "kötü"nün ortaya çıkmasıdır. Ayrıca kişilerin söylemleri ve davranışları arasındaki uçurumlar, insanlara güvenememe sorununa da geniş bir şekilde yer verilmiş. Severek okuduğum güzel bir kitaptı, hala okumamış olanlara tavsiye ederim.
"Dünyada insanlar kendilerinden başkasının işiyle alakadar olurlar mı? Belki dedikodu için ara sıra..."
"Herkes ne diyecek? Fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki... Bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hale sokmaktan başka ne yaptı?"
"Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?"
"İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçma itiyadı var..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder