Senelerdir İstanbul'dayım, ilk kez filmekimine gidebildim. Öğrenciliğimden beri katılmak istediğim bir etkinlikti ama o zamanlar biletlerin satıldığı yere gidip upuzun bir kuyruğa girip öyle alınabiliyordu biletler ve şansın varsa istediğin filmin istediğin seansına bilet bulabiliyordun yani o kadar sıra bekleyip ellerin boş dönmek de vardı. Bu sene biletlerin biletixten satıldığını okuyunca biletlerin satış saatini pusuya yatarak bekledim ve merak ettiğim iki filme bilet aldım. Bir tanesi Sundance'ın en ürkütücü filmi olarak tanımlanan The Witch (Cadı) diğeri ise idealist bir öğretmenle ilgili olduğu için dikkatimi çeken Paulina idi. Korku filmi sever olarak The Witch'i özellikle heyecanla bekledim. The Witch'i izleyeceğim sinema tarihi Feriye Sineması olunca biraz daha heyecanlandım. İlk olarak daha önce gitmemişler için Feriye Sinemasını tarif edeyim. Kabataş Lisesi'nin hemen yanında sinema ve Ortaköy'e giden otobüsler oradan geçiyor. Sinemanın içi ve koltukları biraz eski ama bilmeden çok güzel yerden bilet almışım. Daha önceden orada film izlememişler için balkondan bilet almalarını tavsiye ederim. Şimdi gelelim filme dediğim gibi korku filmlerini sevdiğim için değişik iddialarla vizyona giren filmleri izlemeye çalışırım. İstisnai durumlar dışında genelde çok da istediğim şeyi bulamam. Bu filmin iddiası da böyle güçlü olunca ve Sundance'te ödül aldığını duyunca biraz beklentimi yüksek tuttum açıkçası. Filmin senaryosu cadı avlarından esinlenmiş. Cemaatlerine uygun davranmayan bir aile toplumdan uzaklaştrma cezası alarak bir ormanın kıyısına yerleşir. Dine olan saplantılarına rağmen işledikleri günahlar onları birbirine düşürür. Ailenin bebeği de bir gün garip bir şekilde ortadan kaybolunca işler iyice arapsaçına döner. Genel olarak güzel bir filmdi ama ben daha farklı bir son bekliyordum. Bir de filmin altyazısını hiç beğenmedim. Sıklıkla senkron kayıyordu ve çevrilmeyen kısımlar vardı. Festival filmine yakıştıramadım bu durumu.
İkinci filmimiz ise Paulina; babası ünlü bir yargıç olan Paulina, Arjantin'in ücra bir köşesinde öğretmenlik yapmak için babasının itirazlarına rağmen avukatlık kariyerinden vazgeçer. Gittiği yerde tecavüze uğrar ve tecavüze uğradığı kişileri tanımasına rağmen onları adalete teslim etmek istemez. Buna sebep olarak da fakirlerle zenginlere adaletin farklı işlediğini ve o kişileri ihbar ederse onların hapishanede çok kötü muamele göreceklerini gösterir (!). Adalet ve fedakarlık kavramlarına vurgu yapan bir filmmiş ama inanın ben öyle bir anlam veremedim. Kadının yaptıklarına da anlam veremedim. Gerçek bir olayda asla böyle bir şey olacağını zannetmiyorum. Çok yüce gönüllü gördüm filmin senaristini.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder