İki gündür başım ağrıyor, başka işlerimi yapmaya çalışırken hep aklım o sözlerde: "Her kürtaj bir cinayettir" , "Tecavüz edilen kadın çocuğu doğursun, devlet bakar", "Bosna'da Sırpların tecavüz ettiği kadınlar çocuklarını doğurdu, kürtaj olmadılar", "Tecavüz edilen kadın kürtaj olmasın, tecavüzcüsünü öldürsün"... Bunlar benim duyduklarım. İlk iki cümle milleti temsil (!) eden kişilere ait, Bosna ile ilgili olan İnsan hakları (!) komisyonu başkanının ve son cümle de muhafazakar bir bayan (!) doktorun...

İki gündür başım ağrıyor ve odaklanamıyorum hiçbir şeye. Gündem değiştirmektir, hedef saptırmaktır odur budur, beni ilgilendirmiyor. Türban türban denildi, 3 çocuk denildi, 3 de yetmez 5 denildi, şimdi sıra geldi kürtaja, sezeryana... Kadın üzerinde siyaset hız kesmeden devam ediyor. Yalnız yanıldıkları nokta şu, kürtajı ya da sezeryanı yasaklayarak bir ülkenin nüfusu arttırılmaz, artar mı ha belki biraz artar ama sokak başlarında bekleyen tinerciler, suç örgütlerinin eline düşen çocuklar, her gün öldüresiye dayak yeyip en sonunda merdivenden düştü diye hastanelere getirilen çocuklar artar. O bebeğe sahip olmak istemeyen kadınlar bebekten kurtulmak için farklı yöntemlere başvuracakları için kadın ölümleri artar, ekonomik seviyesi yüksek olanlar etkilenmez bundan, giderler en yakın ülkeye işlerini orada hallederler, olan yine düşük gelirli, eğitimsiz ailelere olur. Ha kadının ne değeri var onların gözünde o da ayrı bir tartışma konusu. Ne kocalarının, sevgililerinin tehdit ettiği, dövdüğü, öldürdüğü kadınlar ne de küçücük yaşta tecavüze uğrayan kızlar umurlarında. Eğer gerçekten insan hayatını düşünseler ilk önce bunlara dur diyecek bir şeyler yapılır. Tecavüzcülerin bir sırtlarının sıvazlanmadığı kaldı ki bu laflar, bu insanlık suçunu işleyenlere daha da cesaret verecek. Ayşe Arman'ın yazısını okudum bugün. Ona mail atmış bir beyefendinin(!) manifestosunu(!) paylaşmış bizlerle, neymiş efendim kızlar mini etek (erkek baskısından toplumdaki kadınların yüzde kaçı mini etek giyerek dolaşıyorsa o da ayrı konu) giyiyormuş ve onların bunu yapması onu günaha sokuyormuş, onlar yüzünden dinini yaşayamıyormuşş (bu arada bugüne kadar oruç tutuyor, namaz kılıyor diye öldürüleni duymadım ama oruç tutmuyor diye öldürüleni duydum) !!! İşte bakın olay buralara gelecek, mini etek giymesin kadınlar, pantolon da giymesinler, kadınlar açık gezmesinler, kadınlar çarşafla gezsinler, kadınlar yüzlerini de kapatsınlar, kadınlar konuşmasınlar, kadınlar dışarı çıkmasınlar, nefes almasınlar... Uzar da gider bu liste, biz yaptık olduyla bu işler olmaz. Kadının adı zaten yok ülkemde, tamamen silmeye çalışıyorlar. Kürtaj olmak hiçbir kadının hayali değildir, ilk önce bunu kesin olarak belirteyim, bazıları anlamıyor, anlamamakta ısrar ediyor da sanki kadın çocuğunu aldırmaya güle oynaya, şıkıdım şıkıdım gidiyor gibi bir izlenim yaratılmaya çalışılıyor. Şimdi empati yapamayanlara şu şekilde anlatmak istiyorum, düşünün ki bir yasa çıkarılıyor ve yasa şöyle diyor: 2 çocuktan çok çocuğu olanlar yeni bir bebek sahibi olamaz, kadın hamile kalırsa bebek tıbbi yöntemlerle alınır ya da doğurduysa o bebek öldürülür. İşte bu yasayı kabul ediyorsanız, o yasayı da kabul edersiniz. Bir ailenin, bir çiftin, bir kadının çocuk sahibi olup olamayacağına siz müdahale E DE MEZ Sİ NİZZ!!Yazıyı yazarken ellerim titriyor sinirden, umarım bir şeyleri doğru ifade edebilmişimdir. Bu sadece bir adım, yeterince derine çektiler bizi, batmamıza az kaldı. Belki de birlikte verebileceğimiz son tepki, sonra herkes susmuş olacak.
https://www.facebook.com/events/115839055220881/
“Naziler komünistleri alırken sesimi çıkarmadım,
Evet, ben bir komünist değildim.
Sosyal demokratları hapsettiklerinde sesimi çıkarmadım,
Evet, bir sosyal demokrat değildim.
Sendikacıları almaya geldiklerinde sustum,
Evet, ben bir sendikacı değildim. Benim için geldiklerinde ise,
Buna karşı çıkabilecek kimse kalmamıştı"
Martin Niemöller (Alman Papaz)












