4 Şubat 2016 Perşembe

DİRİLİŞ (THE REVENANT)

Yazmayalı neredeyse bir ay olmuş, aslında yazacaklarım vardı ama araya tatil girince yazamadım. Hazır vakit bulmuşken bu yazıyı hazırlayayım dedim. Diğer yazım okuduklarımla ilgili olacak. Çok güzel kitaplar okudum. En kısa zamanda onları da sizinle paylaşacağım. Gelelim bu yazımın konusu olan Diriliş filmine. Filmi ilk vizyona girdiği gün izledim, o zaman yazsam daha iyi olurdu, duyguları tam olarak aktarma açısından ama zaman geçmesi bir yönden iyi oldu bence çünkü ilk anda yazsam daha olumsuz olabilirdim. Biraz demlendim diyelim kısacası. O kadar afilli reklamı yapıldığı için merakla beklediğim bir filmdi Diriliş. Leonardo Di Caprio'nun oyunculuğunu çok beğenirim Titanic'ten beri. Hala Oscar alamamış olması şu sıralar sosyal medyada bol bol esprili bir şekilde eleştiriliyor ki bence de Oscar'ı hak eden bir oyuncu. Bu kadar Leonardo Di Caprio güzellemesinden sonra gelelim filme. Film Amerika'nın yeni yeni keşfedildiği yıllarda geçiyor, Amerika'da avlanarak hayvan postu toplayan bir grup, bu postlar nedeniyle yerlilerin saldırısına uğruyor. Bu saldırıdan kurtulan grup daha sonra Mr Glass (Leonardo Di Caprio) önderliğinde ormanın içinde yürümeye başlıyorlar. Mr Glass bir ara gruptan ayrı düşüyor ve bir ayının saldırısına uğruyor. Ayı durup düşünüp bunu iyi bir hırpalıyor. Mr Glass son bir gayretle ayıyı öldürüyor ama kendi aldığı yaralar ölümcül. Grup bunu buluyor ve yaralarını sarmaya çalışıyor ama kurtulması imkansız gibi görünüyor. Onunla karargahlarına dönmeleri neredeyse imkansız olduğu için Mr Glass'ın yanında kalacak iki kişi gönüllü seçiliyor. Mr Glass'ın oğlu ve genç bir çocuk ile John Fitzgerald kalmayı kabul ediyor. Fitzgerald'ın umrunda olan tek şey ise bu iş için vadedilen para. Geri kalanı aslında tahmin edilebilir bir intikam filmi. Filmin senaryosu gerçekten ayı saldırısından kurtulmuş olan Hugh Glass'tan esinlenmiş. Görüntü güzel ama film gereksiz uzun (tam iki buçuk saat), ben bu filmi en fazla bir saate sığdırırırdım onların yerinde olsam. Sıkılıp sinema salonundan çıkanlar oldu. Leonardo Di Caprio kendini paraladı film boyunca bir de hava şartları epey çetin bir ortamda çekilmiş birçok sahne yazık olmuş adamcağıza. İnandırıcı olmayan kısımları da vardı filmin mesela bir sahnede Leonardo Di Caprio ıslak elbiselerini dışarıda bırakıp atın karnını yarıp içine giriyor geri çıktığında kıyafetleri rahatlıkla giriyor o soğukta o kıyafetlerin o şekilde kalmasına imkan yok. Bir de ayı sahnesi gayet gerçekçi olmuş ancak o kadar yaralanan adam iki gün içinde ayaklanamaz. Bunlar aklıma gelenler. Bir de kan vahşet sevmeyenleri de uyarayım filmde bunlardan bolca var. Bence olmamış ve çoooookkkk uzun bir film konusuna göre.


4 yorum:

  1. Filmi izlemedim ama olumsuz eleştiriler çok fazla. Beklenti çok fazla olunca tatmin azalıyor nedense. Ben okuduğum kitalarda da bunu hissediyorum. Güzel bir paylaşım olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim :) sanırım dediğiniz gibi beklentim yüksekti filme gitmeden önce, beğenmememde onun etkisi de var.

      Sil
  2. e yönetmeni kim Alejandro Inarritu geçen sene oscar alan o iğrenç birdman filmine bakım bunun da neye benzediğini az çok tahmin edebiliyorum.. tek korkum bu sene de oscar alması :-((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) bilmiyordum birdman'in de yönetmeni olduğunu. izlemeye niyetlenmiştim oscar aldığı için ama beni de hiç sarmamıştı. bu sefer film oscar almasın ama leonardo alsın oscar'ı :)

      Sil