1 Ekim 2015 Perşembe

TİYATRO - ANTABUS

Soğuk bir İstanbul sabahından merhabalar... Sıcaklardan bezginlik gelmişti ama bir hafta içinde bu kadar değişen hava beni şaşırttı hala ince şeyler giyme sevdasındayım, umarım hasta olmam. Sonbaharla birlikte tiyatro, konser sezonu da açılmış oldu ki sonbaharın sevdiğim yönlerinden birisi de budur, İstanbul da etkinlik takip etmek için biçilmiş kaftandır, her ne kadar yaşaması zor bir şehir olsa da etkinliğin alasını bulabileceğiniz yegane şehrimizdir. Bu kadar İstanbul güzellemesinden sonra postumuzun konusu Antabus'a geçelim. Seray Şahiner'in Antabus romanını okumuş ve çok beğenmiştim zaten bloğumda da yazmıştım. Tatbikat Sahnesi'nde oynanacağını geçen sezonda öğrenmiş ama gidememiştim. İçimde kalmıştı yani, bu sezon tekrar sahneleneceğini duyunca artık geciktirmeden gitmeye karar verdim. İyi ki de gitmişim mükemmel bir tek kişilik oyun izledim.İlk önce Tatbikat Sahnesine nasıl gidilir, bu konuda biraz bilgi vereyim çünkü ilk defa gideceğim için nette araştırma yaptım ama gerekli açıklamayı bulamadım. Sadece Levent Metro durağına çok yakın olduğu yazılmıştı. Tamam oraya yakın da ne tarafa doğru gidecektim bir Levent cahili olarak bilemedim. Sırf bu yüzden oyunun başlamasına bir saat kala Levent metro'dan inecek şekilde ayarladım kendimi. Bulmam uzun sürer de oyunu kaçırırım diye. Neyse çok uzattım. Metro'dan inince Levent Çarşı tarafından çıkış yapıyorsunuz. Sola doğru dönüp caddenin sonuna kadar gidiyorsunuz orada sağ tarafta Kahve Dünyasını göreceksiniz. Kahve Dünyasının sağından aşağı doğru yürüyün karşı kaldırımda sol tarafta Tatbikat Sahnesi yazan tabelayı göreceksiniz. Gelelim oyuna, Antabus, 3. sayfa haberlerinde görüp okuyup geçtiğimiz şiddet gören sayısız kadından biri olan Leyla Taşçı'nın hikayesini anlatıyor bize. Leyla Taşçı'yı da Nihal Yalçın (Yalan Dünya-Açılay) canlandırıyor diyecemeyeceğim yaşatıyor bize diyeceğim. Bu arada sahne dizaynı çok değişikti ve koltuklar dönebiliyordu, Nihal Yalçın farklı yerlerde oyunu sergilerken biz de günebakan çiçeği gibi o nereye giderse o tarafa dönüyorduk yani herkesin rahatlıkla oyunu izleyebileceği şekildeydi sahne. Tekrar oyuna dönecek olursak Nihal Yalçın sahnede tek kişiydi ama kitabın diğer karakterleri de sanki sahnede gibiydi onların dediklerini, yaptıklarını anlatırken o kadar kaptırıyordu ki sanki kocası Remzi, kızı Ayşe, annesi, babası, Hayri ağbi, tek aşkı Ömer sahnedeydiler. Kimi zaman gülerek kimi zaman üzülerek izledim oyunu ve izlediğim bu oyunun bazılarının gerçek yaşamı olması ne kadar acı diye düşündüm. Bu akşam bir gösterimi daha var, gitmek isteyen ama kararsız olanlar için hemen yazmak istedim, kesinlikle gitmeye değer bir oyun. Sevgilerle...


2 yorum:

  1. Romanı biliyordum ama tiyatrosundan haberim yoktu, teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  2. rica ederim. vaktiniz varsa gidin izleyin derim pişman olmayacaksınız, sevgilerle :)

    YanıtlaSil