14 Mayıs 2013 Salı

HATAY'A ATEŞ DÜŞTÜ VE BİZ SEYİRCİ BİLE KALMADIK

11 Mayıs 2013....
Sadece 3 gün önce, biz belki de daha tam güne uyanamamıştık ya da kahvaltı masalarımızda haftasonu keyfi yapıyorduk ki insanlar alev topuna dönüştü, belki anlık bir korku yaşadılar sonrası karanlıktı, belki son anda akıllarına sevdikleri geldi, bir gün sonra birlikte anneler gününü kutluyacakları evlatları ya da anneleri, belki küçücük çocuklarının son sesi çınladı kulaklarında ya da o pis yanık, is kokusunu duydular en son ... Ne hissettiler, ne kadar korktular, ne anladılar son andan bilmiyorum...
Bir teyze ellerini arşa kaldırmış, o bombanın patladığı çukurun içinde... Bir baba yanmış çocuğunun başında ağlıyor... Bir yerde kafası kopmuş bir beden... Bir tarafta kolunu kaybetmiş ama elinde telefonla yakınlarına haber vermeye çalışan toz toprak içinde kalmış bir amca... Sadece birkaç fotoğraf gördüm ve uykularımın kaçmasına yetti. O anı yaşayan, yakınlarını kaybedenleri düşünemiyorum bile.
Birkaç gündür aklımda onlar... Belki çoğu kişi unuttu bile orada hala dumanı tüten ateşi çünkü kendi evlerinde değildi ya onlara dokunmayan yılan bin yaşasın ya hem canım fenerbahçe galip oldu bundan ala mutluluk mu var ne var her yerde olabilir böyle şeyler zaten gayet doğal. Amerikalı Sierra'nın öldürülmesini günlerce konuştuk (yanlış anlaşılmasın insan hayatı her zaman kıymetlidir benim gözümde), Amerika'daki patlamada ölenleri konuşmak için canlı bağlantılar yaptık, onu bırakın bilmem kim neresine ne yaptırmış, hangi diyeti yapmış da bilmem kaç kiloya inmişle yattık kalktık; 100'lerce insanımız öldü ve akşamına herkes "Ben Bilmem Eşim Bilir"i, "Survivor"ı izledi. Reyhanlı halkı yalnız bırakıldı, başlarına gelenler yetmezmiş gibi üstlerine kalın bir perde örtüldü ki ne kadar yakarırlarsa yakarsınlar ne kadar ağlarlarsa ağlasınlar ne kadar bağırırlarsa bağırsınlar duyulmasın diye. Düşünsenize kabus gibi, ne yapsanız uyanamıyor ne yapsanız sesini duyuramıyorsunuz. Kendi memleketinizde bir mülteci (!) kadar değeriniz yok. Ölmüşsünüz, kalmışsınız kimsenin umrunda değil yeter ki koltuklar sağlam olsun, büyüklerimiz (!) yerinden edilmesin. Hala Suriyeli bebekler deniyor da 2 yaşında teyzesine sarılarak yanmış minik Fatma Nur'dan bahsedilmiyor. Bize sığınanı nasıl göndeririz deniyor da sınırlarımızdan geçerek savaşıp akşam Hatay'a dönen silahlı ne idüğü belirsiz vahşiler karşısında vatandaşımız savunmasız bırakılabiliyor. Patlamadan birkaç gün önce mobese kameraları her ne hikmetse bozuluyor ve her ne hikmetse daha önce o civara tezgah açan Suriyeli mülteciler o sırada görünmüyor.
Reyhanlı'da insanlar dünyada cehennemi yaşadı, ölenler bir kez yandı, kalanlar hala yanıyorlar...

"Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvin. Ama sen kendi acına da yabancısın. Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin. Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın. Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin. Ve nefret edersin dilencilerden. Utancı bilir ama utanmazsın. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın. Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen. " Halil Cibran


6 yorum:

  1. çok güzel yazmışsınız ellerinize sağlık o görüntüler benim de uykularımı kaçırdı :( sözün bittiği yer ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne yazık ki öyle, ne yazsam ne desem içimdekileri atamıyorum...

      Sil
  2. çok güzel yazmışsın, tüylerim diken diken olarak ve gözlerim dolarak okuduk. Twitter'da afedersin yırtına yırtına sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Reyhanlı'nın masum ve feda edilmiş insanlarının sesini duyurmaya, unutturmamaya, milleti bu melek görünümlü şeytan sürüsünden kurtarmaya çalışıyoruz. Nasıl bir halkız biz, başkası ölünce debeleniriz de; kendi insanımız için 3 maymunu oynarız!! Susturulan basın,uyduruk yarışmalar,beş para etmez insanların uyduruk hayatları daha mı önemli? uyuyor bir millet, uyandığında ne kadar geç olacağını bilmeden. iznin olursa Halil Cibran'ın yazısını alıntılamak isterim Twitter için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tabii ki kullanabilirsin. keşke elimden bir şeyler gelebilse sadece bu konuyu çevremdekilere duyurmaya çalışıyorum ve ne yazık ki yayın yasağından bile haberi olmayanlar var...

      Sil
  3. Blogunu çok sevdim sade ama ilgi çekici bir hali var. Yazında çok güzel olmuş. Yüreğine sağlık.Ne yazık ki hepimiz istemeden seyirci kalıyoruz.Elimizden gelen tek şey böyle serzenişler etmek ama bu da az bir çaba değil bence. Zira bu sayede bir kişiye bile ulaşsak bizim için bir başarıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim güzel yorumun için. olayın üzerinden sadece bir hafta geçti ve neredeyse unutuldu ne yazık ki... insanlar birgün kendi başlarına gelmeden de diğer insanları anlamaya çalıştıklarında bir şeyler düzelecek bu ülkede.

      Sil