5 Ocak 2015 Pazartesi

İKİ KİTAP (BALIK İZLERİNİN SESİ VE ZLATA'NIN GÜNLÜĞÜ)

Buket Uzuner'in; Kumral Ada Mavi Tuna, Gelibolu, Su ve İki Yeşil Su Samuru kitaplarını severek okumuştum. Balık İzlerinin Sesi ise değişik bir kitaptı. İlk başladığımda ilginç geldi, bir grup seçkin insanın biraraya getirilerek bir projeye dahil edilmesi, aralarındaki diyaloglar, farklı farklı konulardan bahsetmeleri ilgimi çekti ama sonra epey bir tuhaflaştı. Gerçek mi değil mi belli olmayan sahneler, seçkin insanların seçkin mi deli mi olup olmadıkları derken ben biraz koptum :) Güzel, vurucu cümleler vardı kitapta. 93 yılında Yunus Nadi roman ödülünü kazanmış bir kitap. Benim sevdiğim bir tarzda değildi ama ilginç de gelmedi değil neyse Buket Uzuner'in bu kitabını okumadım demem en azından :)
"Şimdi şu anda bu satırların iç dökümünde bir kez daha anladım ki yaşananların bir başkasına aktarılması sırasında yitenler, yaşananların özüdür ve aktarılanlarsa olayların kupkuru bir iskeletidir ancak... aktarma biçimi ve yöntemi ne olursa olsun, bir olayı yaşamamış birisine aktarma arzusu en iyimser üst noktasında bile yalnızca bir fantazya olarak kalır. bir nanik... kaldı ki aynı olayı birlikte yaşadıklarımızla bile..."
"Eylemler, tıpkı başlıklar gibidir, dedim. Hiçbir şeyi açıklamazlar!"

Zlata'nın Günlüğü'ne gelirsek, Bosna Savaşı sırasında küçük bir çocuk olan Zlata Filipovic'in yaşadıklarını anlatan bir kitaptı. Zlata'nın kendi günlüğü olduğu için anlatım yalın ve oldukça anlaşılırdı. Günlükten, savaşın küçük bir kızın hayatını ne denli değiştirdiğini, bu sırada çocuğun hep çocuk kaldığını görebiliyoruz. Bitirdikten sonra umarım bir daha hiçbir çocuğun, savaşla ilgili satırlar barındıran bir günlüğü olmaz demek geldi içimden sadece.
"Neden biz kendi kendimize iyiyken, politika bizi sefalete sürüklüyor? Neden bizi ayrıştırmak istiyorlar?"
"Hayat bu değil diyorum içimden, yaşar gibi yapıyoruz."
"Neden benden barışı ve çocukluğumu çaldıklarını kendime soruyorum."



4 Ocak 2015 Pazar

YENİ YILIN İLK YAZISIYLA MERHABALAR

Geçtiğimiz hafta 2015'i karşıladık hep beraber, yeni yıl dileklerimizi dileyip evrene pozitif enerjiler gönderdik. Ülkemiz ve dünya için zor bir yıldı 2014... Umarım bu sene barış, huzur, mutluluk, sağlık içinde geçer. 
Havalar çok soğuk şu sıralar, daha da soğuyacakmış, haberlerde tekrar tekrar söyleye söyleye psikolojimi bozdular sağ olsunlar. Geçen haftasonu arkadaşım Bursa'dan geldi ve neyse ki hava böyle değildi de güzel iki gün geçirebildik. İstikamet tarihi yarımadaydı. Üniversitem Beyazıt'ta olduğu için  Beyazıt sadece tarihi yarımada değil benim için aynı zamanda anılarımı tazelediğim bir yer. İlk durağımız Kapalıçarşı'ydı. Yıllardır ben de girmemiştim içine, Mısır Çarşısı'nı daha çok seviyorum, Kapalıçarşı çok da bana hitap etmiyor. Orada güzel bir kahve bulduk ama şimdi tarif et deseniz edemem, Kapalıçarşı labirent gibi zaten :) ama nostaljik bir havada kahvenizi yudumlamak isterseniz kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim. Ancak haftasonu olduğu için oldukça kalabalıktı, haftaiçi belki biraz daha sakin olabilir. Birkaç yere gideceğimiz için bizim açımızdan sorun olmadı kahvelerimizi içip kalktık. 


Kahvelerimizi içtikten sonra milli yiyeceğimizi afiyetle yiyebileceğimiz Süleymaniye'deki kurufasulyecilere geçtik. Gerçekten buranın kurufasulyesi ayrı bir lezzetli, fiyatlar da uygun.
Sonra da harika manzara, leziz şerbetler için Ağa Kapısı kafenin yolunu tuttuk. Osmanlı çaylarımızı söyleyip manzarayı izlerken fonda çalan enstrümantal müzik bizi başka diyarlara götürdü. Osmanlı çayımız bir demlik iki fincan şeklinde geldi. Tarçın, karanfil kokusu geldi ilk önce burnuma, sonra bir yudum alınca... Hımmm harika bir tadı vardı, tadını aşureye benzettim ben, tabi çay halini düşünün :)

Biraz da Sultanahmet civarında takıldıktan sonra, eve gitmeye karar verdik. Güzelce mısır patlatıp film izleriz dedik. Filmden de bahsetmeden geçemeyeceğim. Arkadaşım Şeytan, 1988 yapımı bir Türk filmi, başrollerinde Mazhar Alanson, Ali Poyrazoğlu ve Yaprak Özdemiroğlu var. Filmimiz ünlü olmak için ruhunu şeytana satan bir müzisyeni konu alıyor. Filmin görüntüsü ve bazı efektleri çok iyi değil ama verilen mesaj için bile izlenebilir. İlginç bir filmdi kısacası :)