19 Aralık 2012 Çarşamba

NAZAR - REHA ÇAMUROĞLU

İlk kez Reha Çamuroğlu okudum ve çok çok beğendim. Sağlam kalemi, akıcı ve dikkat çekici kurgulaması sayesinde iki günde kitabın nasıl bittiğini anlamadım.Kitapta ilgimi çeken ilk şey kapağıydı. Sonra ismi dikkatimi çekti. Hepimizin inandığı ya da inanmadığını iddia etse bile çekindiği şey "Nazar"dı. İşte tam benlik bir konu diye düşündüm ama aslında kitabın konusu doğrudan Nazarla değil de 1500lü yıllarda Orta Çağ'daki cadı avlarıyla ilgiliydi. Kocası bir savaşta ölmüş dul Margarita'nın toplumdan elini eteğini çekmesi ve ormanda kendi başına hayvanlarla beraber yaşaması, kendisinden yardım isteyenlere yardımda bulunması en büyük suçu oluyor ne yazık ki. 



18 Aralık 2012 Salı

MAYBELLINE WOODEN BROWN VE THE BALM MIA MOORE


Bunlar da yeni rujlarım. Hem bu kadar az ruj kullanıp hem de yenilerini almaktan vazgeçemeyen tek ben miyim bilmiyorum. Genelde sabahları işe giderken sürüyorum. Aklıma gelirse tazeliyorum ama lip balm sürmek daha kolay geliyor ruj tazelemek yerine. Zaten insanın rujunun bitmesi nasıl bir histir bilmiyorum :) Neyse gelelim bu yeni cicilere. Mia Moore'u bir blogda görmüştüm ve çok beğenmiştim. Her ne kadar iddialı bir renk olsa da kırmızı rujun yeri hep ayrıdır. Koyu bir renk olduğu için kalıcı, hafif sürdüğünüzde bile çok güzel bir renk veriyor. Bir de The Balm ürünlerinde indirim olduğu için 12.5 liraydı. Uygun fiyatlı olması da beni cezbetti. Bu arada The Balm Jovi paletindeki Vanilly rengi bu rengin ya aynısı ya da çok çok benzeri. Paletteki rengi beğenip yanında taşımak isteyenlere duyurulur. Wooden Brown'ı almam ise, yine aynı paletteki Missy rengini çok beğenmemle ve o rengi The Balm rujlarında aramamla başladı, buldum da (mai billsbepaid ruju) ancak Gratis'e gittiğimde bu renk yoktu ve üzülerek ordan ayrıldım. Neyse sonra dedim ki bir de Watson'a uğrayayım Rimmel'de bu tonda bir ruj vardı. Neyse ki tester'ların arasında buldum o rengi, ama ondan da kalmamış. Tam vazgeçmişken bir de Maybelline'e bakayım dedim ve Wooden Brown istediğim tondaydı ve mutlu son :) Onu da 15 liraya aldım. (Bu arada Gratis'te aynı rujun 22 lira civarında olduğunu gördüğümü belirtmek isterim.)

17 Aralık 2012 Pazartesi

ESSENCE LONGLASTING GÖZ KALEMLERİ


Essence longlasting göz kalemlerini çok beğenerek kullanıyorum. Elimdeki renklerini paylaşmak istedim sizinle. Kalıcılıkları süper, ince çizgi çekmeyi de kolaylaştırıyorlar benim gibi eyeliner'a bayılıp da bir türlü düzgün bir şekilde çekemiyorsanız; essence'i tavsiye ederim.

16 Aralık 2012 Pazar

REHA ÇAMUROĞLU KİTAPLARI

Bugün seri post giriyorum ey dostlar :) Çoktandır bloğumu boş bıraktım, blogları takip etsem de yazasım ya gelmedi ya da zaman bulamadım hazır hız almışken devam edeyim dedim. Bunlar da dün aldığım kitaplar. Reha Çamuroğlu'nu beğenisine güvendiğim bir arkadaşım tavsiye etmişti. Dün D&R'a girdiğimde kapağında Fatıma'nın eli bulunan Reha Çamuroğlu'nun son kitabı Nazar dikkatimi çekti. Arkadaşımın tavsiyesi aklıma gelince düşünmeden aldım ve cep kitapları serisinde Şah İsmail'le ilgili İsmail kitabını ve Son Yeniçeri kitabını da Nazar'a arkadaşlık etsinler diye çantama kattım :) Musmustlu oldum kısacası :)

ATKI MODELİ


Kış geldi mi bende başlıyor bir örgü merakı :) Netten örgü modelleri araştırmaya, yün almaya başlıyorum. Bu sene kendimi daha azimli görüyorum, kısa zamanda bu atkıyı bitirdim. Bunu arkadaşıma hediye edeceğim ve beğeneceğini umuyorum. Geçen sene bu modelden yine yapmıştım; o, gül kurusu rengiydi. O rengine bakmak isteyenler buradan buyursunlar. Şimdi de Üç Kadın Üç Moda'nın yazarı  Zeynep'in oğluşu (henüz hamile) için bir battaniye başladım, çocuk okula başlamadan önce yetiştiririm diye umut ediyorum :) Battaniyeyi bitirir bitirmez sizlerle paylaşırım. Sevgilerle...

HOBBIT



Sinemeya gitmeyeli çok olmuştu. Zaman bulamamak gibi bir bahanemiz her zaman cebimizde olsa da; ilgimi çeken bir filmin gösterime girmemesi asıl nedendi. Bu hafta da aksilik bu ya 3 tane film dikkatimi çekti. Bunlardan bir tanesi ödüllü Türk filmi Tepenin Ardı, diğeri Hobbit ve sonuncusu da Penelope Cruz ve Saadet Aksoy'un başrollerini oynadığı Sen Dünyaya Gelmeden filmiydi. Eşim, Hobbit filminde ısrarcı olunca, haftaya Tepenin Ardına gideceğimiz sözünü alarak Hobbit'te karar kıldık. 
Aslında fantastik filmleri pek sevmem ama Yüzüklerin Efendisi''nin yeri benim için ayrıdır. Yüzüklerin Efendisini ilk izlediğimde büyülenmiştim ve ikincisinin ve üçüncüsünün çıkmasını sabırsızlıkla beklemiştim. Hobbit bu üçlemenin öncesinde yaşananları anlatıyor. Filmde cüce ülkesinin bir ejderha tarafından yerle bir edilmesi ve cücelerin, tabii ki hobbitimiz Bilbo Baggings ve büyücü Gandalf'ın yardımıyla, ülkelerini yeniden kurmak için verdikleri çaba anlatılıyor. Film üç saat sürmesine rağmen hiç sıkılmadan izledik. Tek sıkıntı, 3D gözlüklerinin ve kendi gözlüklerimin burnumun üstünde yaptığı ağırlık ve görüntülerin gözlüklü çok da canlı olmamasıydı. İlk kez 3D'li film izledim ve bence çok gereksiz bir teknoloji, ha tamam isteyenler için o seçenek de olabilir ama istemeyenler için 3D olmayan gösterimin bulunmaması çok can sıkıcı. Onun dışında film gayet güzeldi, izlemenizi tavsiye ederim.